Kalın bağırsak ameliyatları sonrasında, bağırsak hareketleri başlayana dek, hastalara gıda yerine serum verilmektedir. Clevers ve Smout, ilk 24 saat içinde ince bağırsak hareketlerinin, 24-48 saat arasında mide hareketlerinin ve 48-72 saat arasında da kalın bağırsak hareketlerinin başladığını belirlemişlerdir. Hastaların genellikle, ameliyattan 2-3 gün sonra makat yolu gaz çıkarttıkları ve 4-5 gün sonra ise dışkılama yaptıkları belirlenmiştir. Ameliyat sırasında cerrahın bağırsaklar ile temas etmesi sonucunda, bağırsakta gelişen ödem sonrasında geçici olarak bağırsak hareketleri durur ve 72 saatten veya 3 gün sonra bağırsak hareketlerinin başlamamasına geçici bağırsak düğümlenmesi veya ‘’paralitik ileus’’ adı verilir. Bu sorun açık ameliyatlarda laparoskopik cerrahi ve robotik cerrahi ile gerçekleştirilen kapalı ameliyatlara oranla daha sık görülür. Delaney ile Kehlet ve ark. çalışmalarında, ameliyat sonrası ‘’paralitik ileus’’ tablosunun işten geri kalma dahil edilmeden, ABD ekonomisine yıllık 7.5 milyar $ yük getirdiğini hesaplamışlardır. Sarawate ve ark. çalışmasında ise ‘’paralitik ileus’’ sonucunda hasta başına tedavi maliyetinin, 4.000-9.000 $ civarında arttığını hesaplamışlardır. Ay ve ark. çalışmasında; ileri yaş, ameliyat süresinin uzaması, uzun süreli morfin veya türevi ağrı kesicilerin kullanımı ve uzun süreli nazogastik sonda kullanımı ‘’paralitik ileus’’ gelişimi için risk faktörleri olarak belirlenmiştir.
Bağırsak ameliyatları ve mide sondası
Hastaların midesini istirahate almak ve ince bağırsak sıvılarının bir kısmını dışarıya almak için, sıklıkla burundan mide sondası takılabilir. Günümüzde, tıkanıklık veya bağırsak ödemi gibi durumlar dışında rutin olarak mide sondası uygulanmamaktadır. Sıklıkla, ameliyat süresince mide sondası uygulanmakta ve ameliyat bitiminde çekilmektedir. Bauer ve ark. 200 hasta üzerindeki gerçekleştirdikleri çalışmada, sindirim sistemi ameliyatı geçirecek ilk gruptaki 100 hastaya rutin olarak mide sondası yerleştirmişler ve ikinci gruptaki 100 hastaya ise mide sondası yerleştirmemişlerdir ve sonda uygulanmayan hastaların sadece % 6’sında sonradan mide sondası gerektiği belirlenmiştir. Benzer şekilde, Cheatham ve ark. konu ile ilgili 26 ayrı çalışmayı inceledikleri 4,000 olgudan oluşan meta-analizlerinde, sindirim sistemi ameliyatları sonrasında rutin olarak mide sondası kullanımı gerekmediği kararına varılmıştır.
Bağırsak ameliyatları sonrasında ağrı kontrolü
Bağırsak ameliyatları sonrasındaki dönemde ağrının morfin, diğer ağrı kesiciler ile uygun şekilde kontrolü çok önemlidir, aksi takdirde, akciğerin sönmesi (atelektazi), zatürre (pnömoni), kalp krizi ve akciğere pıhtı kaçması (pulmoner emboli) gibi sorunlara rastlanabilir. Ancak, morfin ve türevi olan ağrı kesicilerin uzun süreli ve yüksek dozda kullanılması bağırsak çalışmasını geciktirir ve bu duruma ‘’paralitik ileus’’ tablosu adı verilir. Asantila R ve ark. ile Jorgensen ve ark. çalışmalarında, belden uyuşturma veya ‘’epidural anestezi’’ uygulanması ve içine lidocaine, bupivacaine vb. lokal anestezik adı verilen bölgesel uyuşturma yapılan ilaçların eklenmesi durumunda, aynı yöntemle morfin verilen hastalara kıyasla, daha az bulantı, kusma gibi sorunların görüldüğü ve bağırsak hareketlerinin daha çabuk normale döndüğü saptanmıştır. Ameliyat sırasında başlanan ‘’epidural anestezi’’ sıklıkla ameliyat sonrasında üç gün kadar devam ettirilir. Ayrıca, hasta kontrolü ağrı yönetimi veya ‘’ağrı pompası’’ veya ‘’PCA (patient-controlled analgesia)’’ çok etkilidir, ancak PCA bileşimindeki ilaçlarda morfin oranının yoğun olması durumunda ‘’paralitik ileus’’ sorunu yine ortaya çıkar.
Bağırsak ameliyatları ve kan, kan ürünleri
Bağırsak kanseri olgularının yaklaşık % 40’ında kansızlık veya ‘’anemi’’ olduğu belirlenmiştir. Bu olgulara ameliyat öncesi, süreci ve sonrasında kan veya taze donmuş plazma, eritrosit süspansiyonu ve trombosit süspansiyonu gibi kan ürünleri ile takviye gerekebilir. Khanbhai ve ark. İngiltere’de gerçekleştirdikleri 2014 yılına ait çalışmalarında Dukes A grubundaki bağırsak kanseri olgularında % 24 ve Dukes B ile Dukes C grubundaki olgularda % 33 oranında kan gereksinimi ortaya çıktığını saptamışlardır. Demetri’nin çalışmasında, kandaki hemoglobin değerinin 2 gram kadar yükseltilmesi durumunda, kansızlık sonucunda ortaya çıkan halsizlik, bitkinlik ve nefes nefese kalma gibi belirtilerin ortadan kalktığı ortaya konulmuştur.
Bağırsak ameliyatları ve idrar sistemi, cinsel sorunlar
• İdrar yapma zorluğu: Ameliyat sonrasında idrar miktarını takip edebilmek amacı ile idrar sondası takılır ve ortalama iki gün sonra alınır. Hastanın yeterli düzeyde idrar çıkartıyor olması, verilen sıvının yeterli olduğunun göstergesidir. Rektum ameliyatları (rektum kanseri, rektosel, rektal prolapsus, vb. ameliyatlar) sonrasında, mesane ve idrar yolu komşuluğu nedeniyle, idrar fonksiyonu daha geç normale döner, idrar yapma zorluğu olur ve bu hastalarda idrar sondası 4-5 gün yerinde bırakılır. Petrelli ve ark. çalışmasında, rektum kanseri ameliyatları sonrasında % 30-70 oranında idrar yapma güçlüğü görüldüğü belirlenmiştir. Özellikle, prostat sorunu olan erkeklerde idrar sondası alındıktan sonra da, mesanenin fonksiyonlarının tam olarak normale dönmesi 3-5 gün alabilir. Nalokson vb. ilaçlarla bu tür olumsuz etkiler düzeltilebilir.
Bağırsak ameliyatları sonrasında ayağa kalkmak
Kalın bağırsak ameliyatlarından sonra, akciğere pıhtı kaçması veya ‘’pulmoner emboli’’ komplikasyonu artar. Ameliyat sonrasında hareketsizlik ile bacak toplar damarlarında pıhtı oluşur ve buradan % 10-30 olasılıkla pıhtı akciğere kaçar ve bu hastaların % 10’u ilk 24 saat içinde kaybedilir. Bu hastalara varis çorabı giydirilir, ameliyatın ertesi günü ayağa kaldırılır ve ayrıca bacak toplar damarlarında kan pıhtılaşmasını veya ‘’derin ven trombozu (DVT)’’ durumunu engellemek için kan sulandırıcı düşük molekül ağırlıklı heparin (DMAH) adlı ilaçlar kullanılır. Torngren ve Rieger’in çalışmasında kalın bağırsak cerrahisi sonrasında düşük molekül ağırlıklı heparin kullanılırsa bacak toplar damarlarında pıhtılaşma (DVT) % 17 oranında, kullanılmadığında ise % 42 oranında belirlenmiştir. Kalın bağırsak cerrahisi sonrasında enfeksiyon gelişmezse bacak toplar damarlarında pıhtılaşmanın (DVT) % 12 oranında, enfeksiyon gelişirse % 37 oranında olduğu saptanmıştır.
Bağırsak ameliyatı sonrası beslenme
Kalın bağırsak ameliyatlarından sonra, bazı cerrahlar bağırsak hareketleri başlar başlamaz hastanın beslemesine izin verirken, çoğu cerrah bağırsağın düzgün olarak çalışmasını takiben hastaya gıda vermeye başlar. Burada beklenilen, sıklıkla ameliyat sonrasındaki 2-3. günler civarında hastanın makat yolu ile gaz çıkartmasıdır.
• Sakız: Bağırsak düğümlenmesi ameliyatlarından, sezaryen ameliyatlarından ve çeşitli sindirim sistemi ameliyatlarından sonra, hastaların şekersiz sakız çiğnemeleri durumunda, bağırsak hareketlerinin daha kısa sürede normale döndüğünü belirlemişlerdir.
Bağırsak Gazı
Bağırsak gazı neden olur?
• Sağlıklı bir erişkinin sindirim sisteminde sabit olarak 100-200 cc civarında gaz bulunduğu ve günde ortalama 700 cc gaz çıkarttığı belirlenmiştir.
• Bağırsak gazı bileşiminde azot (N2), oksijen (O2), karbondioksit (CO2), hidrojen (H2) ve metan gazı (CH4) bulunur. Bu gazlar sıklıkla kalın bağırsağa ulaşan, sindirilmemiş gıdalar tarafından üretilirler.
• Her sağlıklı kişinin 24 saat içinde ortalama olarak 15-20 kez makat yolu ile (yellenme) gaz çıkarttığı ve liften fakir beslenenlerin günde ortalama 215 ml ve liften zengin beslenenlerin ise ortalama 705 ml gaz çıkarttığı saptanmıştır.
• Bağırsak gazları aslında kokusuzdur, ancak bağırsakta bazı bakterilerin üremesi ile hidrojen sülfür (H2S) üretimi olur ve bağırsak gazına çürük yumurta gibi kötü bir koku verir.
Geğirme neden olur?
Geğirme sindirim sistemindeki gazın mide yolu ile boşaltılması işlemidir. Her insanda zaman zaman geğirme olması beklenirken, bunun fazla ve sık aralıklarla olması midede çok hızlı yemek yeme alışkanlığı nedeniyle fazla gaz olması, fazla gazlı içecekler tüketme ve fazla hava yutma (aerofaji) nedeni ile olur. İnsanlar sıklıkla hava yuttuklarını fark etmezler. Bazı insanlarda ise fazla hava yutmadan geğirme karın huzursuzluğu veya gerginliği durumunda, kendilerini rahatlatma amacı ile bir alışkanlık haline gelmiştir. Geğirme işlemi sırasında gırtlak, sıvı ve gıdaların kaçmasını önlemek amacı ile kapanır ve istemli olarak yükselir, bu arada yemek borusunun altındaki kas (sfinkter) gevşer, diyafram alçalır, karın boşluğu içindeki basınç artar ve göğüs boşluğu içindeki basınç azalır ve bu şekilde gaz çıkartılır.
Aşırı geğirme ve gaz sorununa ne sıklıkta rastlanır?
Toplum genelinde aşırı geğirme sorununa % 20-30 oranında rastlanır. Mide fıtığı veya reflü hastalarının da çok sık geğirdikleri bilinmektedir. Aynı şekilde, huzursuz bağırsak sendromu (İBS) sorunu olan kişilerde, % 75-96 oranında aşırı geğirme ve gaz görüldüğü bildirilmektedir. Kabızlık veya dışkılama güçlüğü sorunu olan kişilerde % 80 oranında aşırı gaz görüldüğü saptanmıştır. Sullivan’ın 2012 yılına ait çalışmasında, sağlıklı erişkinlerde % 10-30 arasında gaz ve şişkinlik sorunu olduğu bildirilmiştir. Ancak, gaz sorunu olan kişilerin sadece yarısında, karın şişkinliği oluştuğu bilinmektedir. Lembo ve ark. İran’da genel nüfusta % 7-20 olarak belirlenen aşırı gaz sorununun, hemşireler arasında % 49 olarak görüldüğünü saptamışlardır. Benzer şekilde, stresi yoğun olan meslek gruplarında, gaz sorununun arttığı bilinmektedir.
Aşırı geğirme nasıl değerlendirilir?
Aşırı geğirmenin değerlendirilmesinde sıklıkla Roma III kriterleri kullanılmaktadır.
• En az 3 günden beri aşırı geğirmenin varlığı
• Belirtilerin yaklaşık 3 aydan beri varlığı
• Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) veya fonksiyonel sindirim sistemi bozukluğu tanısı konulmamış olması
Bağırsakta gaz artışı neden olur?
Geğirmeye rağmen karında huzursuzluk veya karın şişkinliği devam ederse, bu karın boşluğu içinde bir sorun olduğuna işaret eder. Kişi karın gazını, geğirme yolu ile üstten veya alttan makat yolu ile (yellenme) çıkartır. Bağırsakta aşırı gaz; gıdaların hızlı veya yeterince çiğnemeden, yada iyi sindirmeden yenilmesi veya ince bağırsak veya kalın bağırsaktaki bakteri üretiminde artış sonucunda meydana gelir. Kabızlık nedeniyle fazla miktarda lifli gıdaların tüketimi de karında şişkinliğe neden olabilir, ancak bağırsak gazlarında artışa neden olmaz. Karında aşırı gaz olması, kişileri sosyal olarak ciddi şekilde etkileyen ve yaşamlarını kısıtlayabilen bir durumdur. Bu kişilerin büyük çoğunluğunda; geğirme, yellenme veya gaz ilaçlarının alınmasına rağmen yakınmaların devam ettiği gözlenmektedir. Adet öncesi dönemlerde, kadınlarda bağırsak gazının arttığı bilinmektedir. Bağırsakta aşırı gaz durumu ancak burundan ince bağırsağın başlangıç kısmına (jejunum) ilerletilen bir sonda yardımı ile alınan 1 ml bağırsak sıvısı örneğinde 10.000’den fazla bakteri bulunması ile bilimsel olarak kanıtlanabilir.
Bağırsakta aşırı gaz hangi durumlarla karışabilir?
• Kronik kabızlık
• Huzursuz bağırsak sendromu (İBS)
• Hava yutma
• Aşırı iştahsızlık hastalığı (anoreksi)
• Şişmanlık
• Karında sıvı toplanması (karaciğer, böbrek veya kalp hastalıklarında)
• Sindirim sistemi tümörleri
• Büyüyen organlar (dalak, karaciğer, vb.)
• Bağırsak tıkanıklığı
• Laktoz, fruktoz, sorbitol tahammülsüzlüğü (intoleransı)
• Çölyak hastalığı
• Pelvik taban sorunları
Bağırsakta bakteri artışı neden olur?
Gıdalar ile aldığımız yağ, karbonhidrat, protein, vitamin ve mineraller ince bağırsakta emilir ve bu aşamada bir aksama olursa bu maddelerde eksikliğe neden olabilir. Sağlıklı kişilerin bağırsaklarında 500’ten fazla sayıda farklı mikrobun (bakteri) yer aldığı belirlenmiştir. Bağırsak bakterilerinde aşırı artış olması durumunda özellikle yağ ve karbonhidrat emilimi bozulmaktadır. Tatlı ve nişastalı gıdalar, yakınmaların artmasına neden olabilir. ABD’de kronik ishali olan şeker hastalarında (diyabet) % 40 oranında aşırı miktarda bağırsak bakterisi olduğu belirlenmiştir. Hart ve ark. 2002 yılında gerçekleştirdikleri çalışmalarında, şiddetli bağırsak enfeksiyonlarında mikrop (bakteri) sayısının 1014’e dek çıkabildiğini ve böylelikle insan vücudundaki toplam hücre sayısını bile aşabildiği belirlenmiştir.
Bağırsakta bakteri artışı hangi belirtileri gösterir?
• Yemeklerden sonra karında aşırı şişkinlik
• Karın ağrısı
• Kronik ishal
• Kabızlık
• Yumuşak ve kötü kokulu dışkı
• Halsizlik
• Kansızlık (bağırsakta emilim bozukluğuna bağlı B12 eksikliği nedeniyle)
• Depresyon
• Duruş bozukluğu (karına veya öne doğru eğilme)
• Beslenme eksikliği
• Kilo kaybı
• Sümüksü dışkılama (mukus)
• Karın şişkinliğinin karbonhidrat, lif ve şeker alımı ile kötüleşmesi
Bağırsakta aşırı gaz varlığında hangi tetkikler yapılır?
• Direkt karın grafisi
• Gastroskopi
• Sigmoidoskopi
• Kolonoskopi
• Enteroklizis
• Mide boşalım zamanı
• Kalın bağırsak geçiş zamanı
• Ultrasonografi
• Bilgisayarlı tomografi
• Emilim testleri (laktoz, fruktoz, sorbitol vb.)
• Hidrojen / metan nefes testi
Kötü kokulu gaz çıkartma neden olur?
Kötü kokulu gaz çıkartma ile gaz çıkartmada artış olması arasında ayırım yapmak gerekir. Kötü kokulu gaz çıkartma (yellenme) nedenleri:
• Huzursuz bağırsak sendromu (İBS)
• Kalın bağırsakta iltihap (enfeksiyöz kolit)
• İltihabi bağırsak hastalığı (Crohn hastalığı, ülseratif kolit)
• Bağırsakta emilim bozukluğu (malabzorpsiyon)
• Çölyak hastalığı
Kötü kokulu gaz çıkartma birkaç gün içinde düzelirse ön planda kalın bağırsakta bir iltihabi durum (enfeksiyöz kolit) düşünülür. Ancak, kötü kokulu gaz çıkartmanın aylardır devam ediyor olması, altta yatan bir soruna işaret eder. Bu durumda, sigmoidoskopi, kolonoskopi, Çölyak hastalığını araştırmak için bazı kan tetkikleri, nefes testi, ince bağırsaktan sıvı örneği alınması gibi çeşitli tetkikler yapılır. Bu tür bir sorun varlığında bir Gastroenteroloji Uzmanı’na başvurmakta yarar vardır.
Bağırsaktaki gazı çıkışı neden engellenir?
Yemek borusu ile makat arasında, sindirim sisteminin herhangi bir noktasında gazın akışı engellenebilir. Bu akışın herhangi bir nedenle engellenmesi ile gaz ve sıvıların birikmesi sonucunda karın şişkinliği ve karında gerginlik (distansiyon) olur. Bu tıkanıklık ilerlerse bağırsak düğümlenmesi veya bağırsak tıkanıklığına yol açabilir. Bazı hastalıklarda bağırsakta gaz çıkışı gecikebilir.
• Yağlı gıdaların fazla tüketimi
• Kronik kabızlık
• Dışkının taşlaşması (fekal impaksiyon)
• Şeker hastalığı (Diyabet)
• İrritabıl bağırsak sendromu (İBS)
• Hirschsprung hastalığı
Bağırsaktaki gaz fazlalığı nasıl önlenebilir?
Diyet
• Alınan gıda miktarını azaltmak ve öğün sayısını arttırmak yarar sağlar.
• Laktoz, fruktoz ve sorbitol gibi şekerlere karşı tahammülsüzlük varsa bunların kullanımından kaçınmalıdır.
• Laktozsuz süt tüketimi aşırı gazın üretilmesini engeller.
• Yoğurtta bazı bakteriler ile laktoz parçalandığından, karın şişkinliği daha az görülür.
• Fasulye, mercimek, lahana, Brüksel lahanası, soğan, havuç, kayısı ve kuru erik tüketimi bazı kişilerde aşırı gaza neden olabilir.
• Çölyak hastalarında glutensiz diyet uygun olur.
İlaçlar
• Simetikon
• Aktif kömür
• Sindirim sistemi hareketlerini arttıran (prokinetik) ilaçlar: neostigmin, cisaprid, domperidon, metoklopropamid, tegaserod, eritromisin
• Düz kasları gevşeten ilaçlar (antispazmodik): mebeverin, otilonyum, trimebutin, vb.
• Probiyotikler: canlı bazı yararlı mikropların (bakteri) takviye olarak alınmasıdır. Bunlar arasında; Laktobasillus asidofilus, Bifidobakteryum laktis, Bifidobakteryum infantis, vb. sayılabilir. Probiyotikler vücut için zararlı olabilen Listeria monocytogenes, Escherischia coli, Yersinia enterolytica, Enterobacter cloacae ve Enterococcus faecalis adlı bağırsak mikroplarına (bakteri) karşı etkilidir ve bu duruma ‘’antibakteryel etki’’ adı verilir.
• Bazı antibiyotikler: rifaksimin
• Ozmotik laksatifler: Magnezyum hidroksit, magnezyum sitrat, magnezyum sülfat, sodyum fosfat, sodyum sülfat, laktuloz, sorbitol, gliserin suppozituvarlar)
• Klor kanal aktivatörleri: lubiproston, linaclotid
• Trisiklik antidepresanlar: amitriptilin, desipramin, doksepin, imipramin, klomipramin, nortriptilin, opipramol, protriptilin, trimipramin
Op. Dr. Engin Baştürk, gastroenteroloji, genel cerrahi ve obezite cerrahi alanlarında uzmanlaşmış bir doktordur.
+90505 524 93 11
Tüm Hakları Saklıdır – 2024
Doktora Danış