Kıl dönmesi nedir?
– Kıl dönmesi, kılların kuyruk sokumu, kasık bölgesi, genital bölge, koltukaltı ve nadiren göbekte cilt altına geçip yara, apse ve fistül (tünel) veya bir kıl keseciği oluşturmasıdır.
– Diğer adları ‘dermoid kist’, ‘pilonidal sinüs’ veya ‘sinüs pilonidalis’yani cilt altı kıl yuvasıdır.
– Sırt ve baştan dökülen kılların kuyruk sokumundaki iki kaba et arasındaki olukta (intergluteal sulkus), kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida ya matkap gibi dönerek cilt altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, delikler açması ve bu deliklere giren bakterinin de katkısı ile etrafının iltihaplanmasıdır.
– Kıl dönmesi (pilonidal sinüs, sinüs pilonidalis, pilonidal kist) ilk olarak 1833 yılında tanımlanmıştır. 1950’li yıllarda kıl dönmesi hastalığının doğuştan olan kuyruk sokumundaki deri, yağ ve kıl hücrelerinin etkinliklerini kişi doğduktan sonra da devam ettirmeleri ile oluştuğu düşünülmüştür. Ancak, günümüzde bu hastalığın doğuştan gelmediği ve sonradan oluştuğu bilinmektedir, zira doğuştan olan fistüller kıl içermektedir. Nadiren omurilikteki sinir köklerine dek ilerlediği bilinmektedir.
Kıl dönmesi kimlerde olur?
– 16 ila 30 yaş arası kıllı ve hafif kilolu, genç erkeklerde cinsiyet hormonlarının kıl ve yağ bezlerini etkilemesi ile oluşur.
– Batı toplumlarında kıl dönmesi görülme sıklığı erkeklerde % 1 ve kadınlarda ise % 0.1 sıklıkta görülür. Ülkemizde yapılan araştırmalarda genç erkeklerde kıl dönmesi görülme sıklığının % 10 civarında olduğu, yani batı toplumunun yaklaşık 10 katı olduğu belirlenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülkemiz nüfusu 2010 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları’nda, 72,5 milyon olarak belirlenmiştir. 15-30 yaş grubundaki erkeklerin, 9.4 milyon kişi ile tüm nüfusun yaklaşık % 13’ünü oluşturduğu görülmektedir ve bu yaş grubu erkeklerin ortalama % 10’unda kıl dönmesi olduğu düşünülürse, 1 milyon’a yakın sayıda, 15-30 yaş grubu erkekte bu sorunun görüleceği hesaplanabilir.
– 40 yaş üzerindeki kişilerde nadiren görülür.
– Beyazlarda görülür, siyahlarda ve Asya kıtasında nadirdir.
– Kıl dönmesinde (sinüs pilonidalis) fistül ağızlarının yaklaşık % 80’i oluğun sol kenarında ve % 90’ı ise kıl giriş deliklerinin yukarı tarafında yer alır.
Kıl dönmesi için risk faktörleri nelerdir?
– İşi gereği uzun süreli oturması gereken kişiler (şöför, sekreter, bankacı, mimar mühendis, vb.)
– Kalça bölümünde fazla sürtünme olması
– Fazla terleme
– Şişmanlık
– Hijyen eksikliği
– Bölgesel travma
– Vücudunun diğer bölgelerinde çıban sorunu olan kişiler
Kıl dönmesi neden olur?
Kıl dönmesi, sıklıkla bir kıl kökünün iltihaplanması ve çıban (follikülit veya fronkül) oluşturması ile kıl kökü etrafında şişme ya da ödem yaratır ve kıl kökü tıkanır. Bu tıkanmış olan iltihaplı kıl kökü deri altı yağlı doku içine doğru patlar (rüptür) ve kıl kökü apsesi (pilonidal apse) oluşturur. Bu kıl kökü apsesi zaman içinde deri içinden bir tünel (sinüs) oluşturarak klasik kıl dönmesi (sinüs pilonidalis) sorununu oluşturur. Olguların yaklaşık % 90’ında bu tünelin (pilonidal sinüs), kılların ilerleme doğrultusu olan hastanın başı yönünde, gittiği bilinmektedir. Bu nedenle sıklıkla delik ağzı makattan 5-8 cm uzaklıktadır, çok ender vakalarda tünel (pilonidal sinüs) yukarı değil de aşağıya doru büyür ve makattan 4-5 cm mesafede olabilir. Kıl dönmesi apsesi (pilonidal apse) cilde doğru kendiliğinden açıldığında kuyruk sokumu üzerinde tünel (sinüs pilonidalis) oluşmuş demektir. Böylelikle iki kaba et arasındaki oluktan (intergluteal sulkus) yanlara doğru tünel (sinüs pilonidalis) ilerler ve derideki ağzını yapar. Gevşek ve yumuşak kıllar kalçanın hareketleri ile sürtünme sonucunda bu tünel (pilonidal sinüs) içine çekilir veya emilir. Kıllar ucundan içeri girerler ve kök kısmı onların dışarı atılmalarını engeller ve böylelikle içeride hapis kalarak adeta bir ‘kıl kesesi’ oluştururlar. Muayenede sıklıkla kuyruk sokumunda orta hattan dışarıya doğru çıkan bir kıl tanesi veya demeti izlenir. Bu içeride hapis kalan kıllar vücutta bir reaksiyon ve daha sonra enfeksiyon yaratırlar. Nadir olarak bu boşluklar içine kıl dışında kuş tüyü gibi yabancı cisimler girdiği de görülür. Günümüzde en yaygın olarak kabul edilen görüş Karydakis tarafından 1992 yılında tanımlanan teoridir, bu da etken (kıllar), itici güç (fazla sürtünme), cildin yatkınlığı (orta hattaki derinin derinliği) şeklindeki üçlüdür.
Kıl dönmesi neden en sık kuyruk sokumunda olur?
Kıl dönmesi kapalı ortam nedeni ile iki kaba et arasındaki oluktaki (intergluteal sulkus) cildin incelmesi ve kolay delinip tahriş olması ve sert kuyruk kemiğinin baskısı nedeni kılların daha da kolay ilerlemesi ile oluşur. Ayrıca, eski bir inanışa göre doğuştan bu hastalığa yatkınlık olabilir, ancak bu teoriye birçok cerrah günümüzde karşı çıkmaktadır.
Kıl dönmesinin belirtileri nelerdir?
– Kuyruk sokumunda veya makatın arka yukarı tarafında küçük şişlikler
– Kaşıntı
– Kıllı veya kılsız milimetrik delikler (kıl kesesinin derideki açıklığı)
– Bu deliklerden akıntı veya kan gelmesi
Kıl dönmesi ile hangi hastalıklar karışabilir?
Kıl dönmesi ayırıcı tanısında aşağıdaki hastalıklar dışlanmalıdır.
– Makat fistülü (perianal fistül)
– Cilt çıbanları
– Frengi çıbanları (granülom)
– Kemik iltihabı (osteomyelit)
Makatta olan kıl dönmesi ne demektir?
Makatta olan kıl dönmesi veya ‘endoanal’ veya ‘perianal pilonidal sinüs’ kıl dönmesinin makat kenarına (anal verge) açıldığı çok nadir bir durumdur. Makatta olan kıl dönmesinin başlıca üç nedeni vardır: 1. Kıl dönmesi aşağı yöne doğru ilerleyip bir makat çatlağı (anal fissür) veya makat fistülü oluşturabilir, 2. Mevcut olan bir makat fistülü (perianal fistül) içine kıl dolabilir, 3. Sağlıklı makat derisi içine kıl girebilir ve kuyruk sokumunda olduğu gibi makat derisinde yabancı cisim reaksiyonu oluşturur.
Kıl dönmesinin apsesinin belirtileri nelerdir?
Kıl dönmesi hastalarının % 50’si kıl dönmesi apsesi (pilonidal apse) ile doktora başvururlar. Bu durumda, olguların % 70-80’inde şiddetli ağrı ve akıntı mevcuttur. Apse gelişmeden önce bölgede sadece bir kızarıklık olabilir. Apse, çıbanın ciltaltı yağlı dokuya doğru ilerlemesi neticesinde gelişir.
Kıl dönmesi apsesi tekrarlar mı?
Kıl dönmesi apsesi boşaltılmasına rağmen % 40 oranında tekrarlar.
Kıl dönmesinin hastalığının kaç tipi vardır?
Kıl dönmesi hastalığı başlıca üç tipte olur:
1. Akut kıl dönmesi (pilonidal) apsesi
2. Kronik kıl dönmesi (pilonidal) hastalığı
3. Tekrarlayan ve komplike olmuş kıl dönmesi (pilonidal) hastalığı
Kıl dönmesi tedavi edilmezse sorun olur mu?
– Kuyruk sokumunda apse ve akıntılar sürekli bir hal alır.
– Yıllarca süren kronik ve iltihabi akıntılar sonrasında düşük bir oranda da olsa kıl dönmesinden (pilonidal sinüs) epidermoid kanser gelişebilir. Kıl dönmesi zemininde ortalama 23 yıl sonunda, 50 yaş civarında ve dört erkeğe karşı bir kadında pilonidal kanser geliştiği belirlenmiştir. 1900-1994 yılları arasında tüm dünyada kıl dönmesi sorunu sonrasında gelişen sadece 44 adet kanser olgusu bildirilmiştir.
Kıl dönmesi nasıl tedavi edilir?
– Kıl dönmesi hastalığı, ameliyatsız veya ameliyatla tedavi edilebilir.
– Apse durumunda, basitçe antibiyotik tedavisi ile geriletebilir, ancak ileri durumlarda ise cerrahi olarak apsenin boşaltılması veya yarılması gerekebilir. Apse boşaltılmasına rağmen, kıl kesesi olduğu gibi yerinde durduğu ve bu işlem sırasında sadece üzerindeki iltihap boşaltığı için, bu kıl keseleri sıklıkla zaman içinde ‘pilonidal sinüs’ veya ‘sinüs pilonidalis’ adı verilen kıl dönmesi sorununu yaratırlar.
Kıl dönmesinin ameliyatsız tedavisi
KIL DÖNMESİ AMELİYATI
1. Lazer tekniği: Bu teknik İngilizce kaynaklarda ‘’Fistula laser closure’’ veya kısaltılmış adı ile ‘’FILAC’’ olarak veya ‘’Laser ablation of the fistula tract’’ yada kısaca ‘’LAFT’’ adlandırılmaktadır. Lazer ile fistül kapatılması tekniği ilk olarak 2011 yılında Almanya’da Wilhelm tarafından makat fistülü tedavisi için tanımlanmıştır. Buradaki ana mantık, boşluğun adeta silikon ile dolgu yapar gibi, lazer ile yakılarak kapatılmasıdır. Lazer 1,470 nm dalga boyunda ve 13 watt gücünde olup, kıl dönmesi boşluğu yolunun fırça veya küret ile temizlendikten sonra ince bir kürdan çapında olan lazer çubuğu ile fistül tünelinin 360o dairesel olarak (radyal fiber ile) yakılarak fistül yolunun kapatılmasıdır. Bu teknik komplike olmamış olgularda rahatlıkla lokal anestezi ile uygulanabilmekte, komplike olgularda ise genel anestezi (narkoz) altında yapılmaktadır. İşlem sonrası ağrısız ve daha çok yanma hissi ile seyretmekte ve sonuçları gayet iyi olan güncel bir tekniktir.
2. EPSİT tekniği: makat fistülü tedavisindeki VAAFT tekniğini geliştiren Meinero ve ark. tarafından 2013 yılında tanımlanmıştır. Ameliyathane koşullarında uygulanan bu tekniğin ana mantığı tüm endoskopik ameliyatlarda olduğu gibi küçük bir delikten girilerek, kıl kesesinin bulunması, kazınarak çıkartılması ve kesenin için yakılması prensibine dayanır. Bu tekniğin özelliği lazer ile kombine edilebilme olanağının olmasıdır.
3. Flep yöntemi: Limberg, Karydakis, S flep vb. gibi flep yöntemleri ağırlıklı olarak tercih edilir. Buradaki tedavinin esası farklı bir bölgedeki dokuları oluşan boşluk alanına kaydırmak ve hastalığın meydana geldiği orta hattın yönünü saptırmaktır. Bu teknik ile %1-10 arasında nüks oranları mevcuttur.
4. Primer kapatma: kistin cerrahi olarak çıkartılıp, yaranın dikilmesidir. Bu teknik pratik gibi görünmekle birlikte, % 7-10 arasında yara enfeksiyonu ve % 10-30 arasında nüks oranı ile seyreder.
5. Açık bırakma: kistin cerrahi olarak çıkartılıp, yaranın açık bırakılmasıdır ve sekonder iyileşme olarak ta adlandırılır. Apseli olan olgularda tercih edilir. Yaranın kapanması 3-6 ay arasında zaman alır. Hasta açısından bakımı zor ve sık pansuman gerektiren bir yöntem olup, % 10-15 arasında yara enfeksiyonu ve % 5-15 arasında nüks oranı ile seyreder.
6. İntrofleksiyon: kistin cerrahi olarak çıkartılıp, yaranın kısmi olarak kapatılmasıdır. Yaranın kapanması 2-3 ay arasında zaman alır.
7. Fistül duvarlarının çıkartılması: Sıklıkla lokal anestezi altında gerçekleştirilen bu teknikte kıl kesesinin duvarları çıkartılır. Hastanede bir gün yatış ve ardından bir hafta kadar yatak istirahati gerektirir. Yara iyileşmesi ortalama olarak 2-3 hafta içinde olur.
Kıl dönmesi tedavisinde ameliyat kesin çözüm müdür?
Tekniklere göre değişmekle birlikte, kıl dönmesi ameliyatı sonrasında, % 1-30 arasında değişen nüks veya tekrar etme oranları mevcuttur.
Kıl dönmesi hastalığı ameliyata rağmen neden tekrarlar?
Kıl kesesinin tümünün ameliyatla alınması sonrasında, ameliyat sahasında bir iyileşme (granülasyon) dokusu oluşur ve bu bölgenin kılları, deri artıklarını oraya tekrar çekebilir ve böylelikle bir yabancı cisim reaksiyonu oluşturarak kıl dönmesi hastalığının tekrarlamasına yol açabilirler.
Kıl dönmesi hastalığının tekrarlamasında ameliyatın acil veya planlı yapılması fark yaratır mı?
Doll ve ark. 2013 yılında kıl dönmesi ameliyatı geçirmiş olan 586 hastanın 7-25 yıllık dönemdeki sonuçlarını incelemişler ve planlı ameliyat geçiren hastalarda % 23 ve acil ameliyat olanlarda ise % 30 nüks olduğunu belirlemişlerdir.
Kıl dönmesi hastalığının tekrarlamasını önlemek için lazer epilasyon etkili midir?
Kıl dönmesi hastalığının tedavisinde 3-4 seans şeklinde yapılan lazer epilasyonun gayet etkili olduğu çeşitli çalışmalarda bildirilmektedir.
Anahtar Kelimeler: pilonidal sinüs, sinüs pilonidalis, pilonidal kist, dermoid kist, kist dermoid, kist dermoid sakral, kıl dönmesi, kıl kesesi, kıl dönmesinde ameliyatsız tedavi, ameliyatsız kıl dönmesi tedavisi, ameliyatsız pilonidal sinüs tedavisi, ameliyatsız sinüs pilonidalis tedavisi, kuyruk sokumundan akıntı, kuyruk sokumunda kaşıntı, kuyruk sokumunda apse, çıban, follikülit, fronkül, pilonidal apse, primer kapatma, introfleksiyon, S flep, Limberg flep, Karydakis flep, Karidakis flep, endoanal pilonidal sinüs, perianal pilonidal sinüs, makat fistülü, perianal fistül, anal fissür, makat çatlağı, intergluteal sulkus, epidermoid kanser, EPSİT tekniği, endoskopik sinüs pilonidalis tedavisi, endoskopik kıl dönmesi tedavisi, lazer epilasyon
Kaynaklar
1. Doll D, Evers T, Krapohl B, et al. Is there a difference in outcome (long-term recurrence rate) between emergency and elective pilonidal sinus surgery? Minerva Chir 2013; 68 (2): 199-205.
2. Meinero P, Mori L, Gasloli G. Endoscopic pilonidal sinus treatment (E.P.Si.T.). Tech Coloproctol. 2013 May 17. [Epub ahead of print]
Kıl Dönmesinin Ameliyatsız Tedavisi
Kıl dönmesi tedavisinde ameliyata alternatif tedavi yöntemleri var mıdır?
Evet kıl dönmesi tedavisinde ameliyata alternatif lokal tedavi yöntemleri vardır. Bu konudaki ilk bilimsel makale 1956 yılında Klaas tarafından yayınlanmıştır. Armstrong ve Barcia ise, 1994 yılında ABD ordusunda kıl dönmesi sorunu olan ve ameliyatsız yöntemle tedavi ettikleri 101 askerin sonuçlarını yayınlamışlardır. Kıl dönmesi apsesi durumunda halk arasında kara merhem diye bilinen pomadın (ham petrol özelliğindeki karışımın sülfürik asit ile muamele edilerek suda çözünür hale getirilmiş şekli) sürülmesinin etkili olduğu ancak soruna geçici bir çözüm ürettiği bilinmektedir.
1. Bascom tekniği
Kıl dönmesinin ameliyatsız tedavisinde ‘’Bascom tekniği’’ veya ‘’sinüsektomi’’ olarak adlandırılan bu teknikte lokal anestezi ile kıl kesesinin olduğu küçük bir alan çıkartılır ve bazen fistüller arasındaki ilişkileri kesmek gerekebilir. Bu teknik, ilk olarak 1980 yılında Bascom tarafından tanımlanmış olup, tekrarlama oranı hayli düşüktür. Soll ve ark. 2011 yılında İsviçre’de 257 hasta üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmada ortalama 3.5 yıllık takip ile % 7 nüks belirlediklerini bildirmişlerdir.
2. Lazer tekniği
Bu teknik İngilizce kaynaklarda ‘’Fistula laser closure’’ veya kısaltılmış adı ile ‘’FILAC’’ olarak veya ‘’Laser ablation of the fistula tract’’ yada kısaca ‘’LAFT’’ adlandırılmaktadır. Lazer ile fistül kapatılması tekniği ilk olarak 2011 yılında Almanya’da Wilhelm tarafından makat fistülü tedavisi için tanımlanmıştır. Buradaki ana mantık, boşluğun adeta silikon ile dolgu yapar gibi, lazer ile yakılarak kapatılmasıdır. Lazer 1,470 nm dalga boyunda ve 13 watt gücünde olup, kıl dönmesi boşluğu yolunun fırça ile temizlendikten sonra ince bir kürdan çapında olan lazer çubuğu ile fistül tünelinin 360o dairesel olarak (radyal fiber ile) yakılarak fistül yolunun kapatılmasıdır. Bu teknik komplike olmamış olgularda rahatlıkla lokal anestezi ile uygulanabilmekte, ve işlem sonrası ağrısız, daha çok yanma hissi ile seyretmekte ve sonuçları gayet iyi olan güncel bir tekniktir. Lazer tekniği Bascom tekniği ile birlikte de (kombine) yapılabilir, ancak sıklıkla ek bir delik açmadan, yada kesi yapmadan ve hastanın mevcut olan fistül deliğinden girilerek yapılması tercih edilir.
3. Gümüş nitrat tekniği
Kıl dönmesinin lokal tedavisinde en sık olarak gümüş nitrat, fenol ve fibrin yapıştırıcı gibi kimyasal maddeler kullanılmaktadır. Schneider ve ark. fenol ile 45 hastada ve Doğru ve ark. ise 41 hastada başarılı sonuçlar bildirmiştir. Bu kimyasal maddeler fistül girişlerinden içeriye verilir ve bu işlemler ortalama 10-15 dakika içinde tamamlanır. Haftalık veya iki haftalık kontrollerle ortalama 4-6 hafta içinde iyileşme olması beklenir.
Bazı cerrahlar hangi yöntemle tedavi edilirse edilsin, kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığının 40 yaştan sonra kendiliğinden gerileyeceğine inanırlar, bu nedenle komplike hastalık olmadıkça ameliyat önermezler. Son yıllarda bu görüşün destekçileri artmaktadır. Tüm dünyada doğal ilaçlar ve alternatif tedavilere karşı giderek artan bir eğilim içinde hastalarında alternatif tedavi yönünde talepleri giderek yoğunlaşmaktadır.
Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisi öncesinde hangi konuda dikkatli olunmalıdır?
Kan sulandırıcı ilaçlar (Aspirin®, Coraspin®, Ecoprin®, Dispril®, Coumadin®, Heparin®, Plavix®, Pradaxa® vb.), romatizma ve ağrı kesici ilaçları, insülin, demir ilacı veya antibiyotik kullanıyorsanız doktorunuzu uyarınız. Kan sulandırıcı ilaçların işlemin 7-10 gün öncesinden kesilmesi gereklidir. Ayrıca mutlaka allerjileriniz konusunda doktorunuzu uyarınız. Sıklıkla, kan sulandırıcı ilaçlara, işlemden 5-7 gün sonra tekrar başlanılabilir, ancak bu konuda mutlaka doktordan onay almak gerekir.
Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisi sonrasında ne zaman işe geri dönülebilir?
Hastalar ameliyatsız kıl dönmesi tedavisi sonrasında derhal işlerine geri dönebilirler. Bu işlemin Diş Doktorunda lokal anestezi ile uyuşturma ile yaptırılan bir işlemden pek farkı yoktur. Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisinin avantajı işten geri kalmaya neden olmamasıdır. Belirgin bir ağrı yaratmaz ve basit ağrı kesici haplar ile işlem sonrasındaki ağrı kontrol altına alınabilir.
Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisinin avantajları nelerdir?
• Genel anestezi gerektirmemesi
• Muayenehane koşullarında uygulanabilen küçük bir girişim olması
• İşlem sonrasında yatak istirahati gerektirmemesi
• Nüks oranının düşük olması ve nüks ederse aynı yöntemle tedavi edilebilmesi
• Çok az bir kesi izi kalması, kozmetik sorun olmamasıdır.
Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisinin sonuçları nasıldır?
Kıl dönmesinin ameliyatsız tedavisi, uygun koşullarda deneyimli ellerde yapıldığında gayet olumlu sonuçlar alınabilmekte ve nüks etme yani tekrarlama şansı % 8-10 civarında olmaktadır. Hasta birkaç kez üst üste hekime yara bakımı amaçlı gitmelidir. Kıl dönmesinin nüks etmesini önlemek için pratik öneriler nelerdir?
• Hekimin önerdiği şekilde, hastalar temizlik ve pansumanları yaptırmalı
• Yara veya kıl giriş delikleri iyileştikten sonra, kuyruk sokumu oluğu her gün yıkanıp silinerek boşta gezen kıllar temizlenmelidir.
• Çok kıllı olanlar, kuyruk sokumu oluğunu, haftada bir kez kıl dökücü krem ile veya cımbızla temizlemeli, kaba etlerini genişçe traş ettirmeli.
• Lokal tedavi sonrasında lazer ile kılların uzaklaştırılması, nüksü önlemede en etkin önlemdir.
Kıl dönmesi sorununda lokal tedavilerin yan etkileri var mıdır?
Kıl dönmesi tedavisinde fenol ve gümüş nitrat; labirent dışında kaçmadığı sürece yan etki oluşturmaz, ancak labirent dışına kaçtığında birkaç gün içinde aynı yerde ağrı ve akıntı yaparsa da tedavisi lokal anestezi altında pansumanla sağlanır.
Kıl dönmesinde lokal tedavinin avantajları nelerdir?
• Genel anestezi gerektirmemesi
• Muayenehane koşullarında uygulanabilen küçük bir girişim olması
• İşlem sonrasında yatak istirahati gerektirmemesi ve işten geri kalma olmaması
• Nüks oranının düşük olması ve nüks ederse aynı yöntemle tedavi edilebilmesi
• Çok az bir kesi izi kalması, kozmetik sorun olmaması.
Op. Dr. Engin Baştürk, gastroenteroloji, genel cerrahi ve obezite cerrahi alanlarında uzmanlaşmış bir doktordur.
+90505 524 93 11
Tüm Hakları Saklıdır – 2024
Doktora Danış