Fıtık nedir?
Fıtık, karın kaslarının iç tabakalarının zayıflaması veya yırtılması sonucu gelişen şişlikler olup, ilk olarak, 1804 yılında Astley Cooper tarafından tanımlanmıştır. Karın boşluğunu çevreleyen zarın, zayıflamış karın duvarından dışarı itilmesi nedeniyle oluşan keselerdir. Bağırsaklar ile karın içi dokular, karın boşluğu dışında oluşan kese içerisine girerler. Fıtık ağrıya neden olabilir ve boğulma, ya da içindeki bağırsak bölümünün çürümesi (kangreni) gibi nedenlerle, acil ameliyat gerektiren ciddi sorunlar yaratabilir. Fıtık doğuştan olabilir veya sonradan gelişebilir. Cinsiyet farkı göz etmez, zamanla gerilemez veya kendiliğinden yok olmaz.
Vücudun en sık fıtık rastlanılan bölgeleri hangileridir?
Kasık kanalı, uyluk kanalı, göbek bölgesi, kesi yeri fıtıkları Genel Cerrahi alanını ilgilendiren ve en sık olarak rastlanılan fıtık türleridir. Genel Cerrahi alanının dışında, bel veya boyun fıtıkları da sık olarak görülmektir.
Fıtık belirtileri nelerdir?
• Şişlik
• Ağrı: ağır yükler kaldırmakla, uzun dönem öksürmekle, ıkınmakla ve uzun süre oturmak veya ayakta kalmakla ağrı hissedilir. Ağrı aniden başlayan ve keskin şekilde olabileceği gibi, gün içerisinde giderek artan ve yeri hasta tarafından net olarak tanımlanamayan şekilde de olabilir.
• Kızarıklık: Fıtık bölgesinde sürekli ve şiddetli ağrının eşlik ettiği bir duyarlılık veya kızarıklık, fıtık içeriğinin boğulduğunun veya canlılığını kaybettiğinin habercisi olabilir. Bu bulguların varlığı mümkün olan en kısa zamanda doktora başvurma zorunluluğu anlamına gelir.
• Bulantı
• Kusma
Fıtık oluşumu için kolaylaştırıcı faktörler nelerdir?
• Ağır yük kaldırma
• Şişmanlık
• İdrar yapma zorluğu
• Kabızlık
• Dışkılama güçlüğü
• Uzun süren öksürük (astım, kronik bronşit veya KOAH)
• Karında sıvı birikmesi (ascites)
• Periton diyalizine giren hastalar
• Ailede fıtık öyküsü
• İleri yaş: özellikle 65 yaştan sonra bağ sokusunun zayıflaması ve yandaş hastalıkların (akciğer, böbrek hastalıkları vb.) olması ile birlikte fıtık oluşumuna eğilim artar.
Fıtık ile benzer bulgular veren hastalıklar hangileridir?
• Epididim iltihabı
• Çıbanlar (köpek memesi)
• Hidrosel (testislerde olan sıvı kesecikleri)
• Testislerin dönmesi (torsiyon)
• Kasık apsesi
• Kasık bölgesinde kan oturması (hematom)
• Yağ bezesi
• Lenf bezi iltihabı (lenfadenit)
• Tümörler
• Testis bölgesi varisi (varikosel)
Richter fıtığı nedir?
Richter fıtığı bağırsağın çeperinin sadece bir bölümünün fıtık kesesi içinde olmasına verilen addır. Bağırsak fıtık kesesi içinde boğulsa bile hastada bulantı ve kusma gibi belirtiler olmayabilir.
Epigastrik fıtık nedir?
Karın üst bölümünde, göbek ile kaburga kafesi arasındaki bölgede ve tam orta hattan kaynaklanan fıtıklara epigastrik fıtık adı verilir.
Spiegel fıtığı nedir?
Spiegel fıtığı karın orta kesiminden 5-10 cm yanlara doğru yer alan ve rektus kası adı verilen karın kasından kaynaklanan fıtıklara verilen addır.
Obturator fıtık nedir?
Obturator fıtık kadınlarda görülen çok ender bir fıtık tipidir ve leğen veya çatı kemiğinde (pelvis) obturator delikten çıkan fıtıklara verilen addır. Bu tür fıtıklar direkt olarak boğulma ile kendilerini gösterir ve bulantı ve kusma ile belirti verirler.
Amyand fıtığı nedir?
Apandis organının kasık fıtığı içinde yer almasına ”Amyand fıtığı” adı verilir. Apandisit olgularının % 0.1-1’ini oluştururlar.
Garengeot fıtığı nedir?
Apandis organının uyluk fıtığı içinde yer almasına ”Garengeot fıtığı” adı verilir.
Kasık fıtığı ne sıklıkta olur?
• Fıtıkların yaklaşık % 75’i kasık bölgesinde gelişir.
• Kasık fıtıklarının (inguinal herni) % 90’ı erkeklerde görülür. Erkeklerin % 5-20’sinde ve genel toplumun % 1.5-3’ünde kasık fıtığı geliştiği bilinmektedir.
• Kasık fıtıklarının % 10-15’i çift taraflı olur.
• İndirekt ve direkt olmak üzere iki tipte olur. İndirekt fıtıkta erkek yumurtası (testis) ile birlikte torbaya dek inen bir fıtık söz konusudur. Direkt fıtık ise karın duvarının orta yaştan sonra zayıflamasına bağlı olarak bağırsağın dışarı doğru çıkmasına verilen addır.
Uyluk fıtığı ne sıklıkta olur?
• Fıtıkların sadece % 3’ü uyluk bölgesinde yer alır ve sıklıkla kadınlarda görülür.
• Uyluk fıtığında (femoral herni) kasığın hemen altında şişlik görülür.
• Boğulma riskleri yüksektir.
Göbek fıtığı ne sıklıkta olur?
• Tüm fıtıkların yaklaşık % 15’i göbek fıtığı şeklinde gelişir.
• Göbek kanalı normalde iki yaşında kapanması gereken bir kanaldır, şayet açık kalırsa göbek fıtığı oluşur ve göbek bölgesi ileri yaşlarda karın duvarının zayıf noktalarından birisi olarak kalır.
• Göbek fıtıklarının (umbilikal herni) % 10-30’u bebeklik çağında belirlenir. Çocuklarda kasık fıtığı % 4, göbek fıtığı ise % 30-35 oranında görülür. Çocuklarda genellikle 2-4 yaş arasında ameliyatla onarım önerilir.
• Karaciğer sirozu olan kişilerde karın içine sıvı (ascites) toplanması durumunda, % 30-40 oranında göbek fıtığı geliştiği saptanmıştır.
• Göbek fıtıkları, sıklıkla açık fıtık ameliyatı ile yama (greft) ile onarılırken, günümüzde laparoskopik onarım da tercih edilmektedir.
Fıtık tipleri nelerdir?
• Ret edilebilen fıtıklar: vücut dışına çıkmalarına rağmen, fıtık kesesi içinden karın boşluğuna geriye giden veya itilebilen fıtıklardır.
• Ret edilemiyen fıtıklar: vücut dışına çıkan ama fıtık kesesi içinden karın boşluğuna geriye gitmeyen veya itilemeyen fıtıklardır.
• Boğulmuş fıtıklar: vücut dışına çıkan ama fıtık kesesi içinden karın boşluğuna geriye gitmeyen veya itilemeyen ve aynı zamanda bağırsağın kanlanmasının bozulduğu fıtıklardır. Acil cerrahi girişim gerektirirler ve boğulmuş olan kasık fıtıklarının yaklaşık % 15’inde bağırsakta çürüme veya kangren meydana gelir ve bağırsağın bir kısmının alınması gerekir. Nilsson ve ark. 2007 yılında gerçekleştirdikleri çalışmalarında; acil koşullarda gerçekleştirilen fıtık ameliyatlarında hastanın hayati riskinin, randevulu ameliyatlara oranla 7 kat ve bağırsağın alınması (rezeksiyonu) durumunda ise 20 kat arttığını belirlemişlerdir.
Kesi yeri fıtığı ne demektir?
Kesi yeri fıtığı, kesi fıtığı veya tıbbi adı ile ”insizyonel herni”, ameliyatlar sonrasında, ameliyat bölgesinde gelişen fıtıklara verilen addır. Tüm fıtıkların % 10’unun oluştururlar. Karın ameliyatlarından sonra ortalama % 10-15 oranında görülür. Geçmişte kesi yeri fıtıkları sadece dikiş atılarak onarılmış, ancak bu durumda olguların % 60’ından fazlasının tekrarladığı (nüks) gözlenmiştir. Kesi yeri fıtıklarının, yama (greft) ile onarılmaları sonrasında ise, tekrarlama (nüks) oranları % 10-25 düzeyine dek gerilemiştir. Son yıllardaki araştırmalar kesi yeri fıtıklarında, yama (greft) kulanılan laparoskopik onarımın daha üstün olduğunu göstermektedir.
Fıtık tanısında hangi görüntüleme yöntemleri kullanılır?
Fıtığın aslen tanısında cerrah muayenesi önemlidir, ancak ortada kalınan ve muayene bulgularının net olmadığı durumlarda görüntüleme yöntemleri devreye girer.
• Ultrasonografi (USG): özellikle muayene ile belli olmayan fıtıkların ortaya konulmasında hasta ıkındırılarak USG ile fıtık anlaşılabilir.
• Bilgisayarlı tomografi (BT): özellikle muayene ile belli olmayan ve ultrasonografi ile görülemeyen küçük fıtıkların (nokta fıtığı) belirlenmesinde yararlıdır.
• Manyetik rezonans görüntüleme (MRG): muayene ile belirsiz olan bazı fıtıklarda MRG ile fıtıklaşma kolayca izlenebilir.
• Karın röntgeni: boğulmuş fıtıklarda yarar sağlayabilir.
Fıtık nasıl tedavi edilir?
Fıtık bağlarının, ilaçların veya alternatif tıp yöntemlerinin anlamlı olmadığı ve tek etkin tedavi yönteminin, ameliyat ile onarım olduğu kabul edilmektedir. Fıtık tedavisinde cerrahi teknik olarak çok fazla seçenek ileri sürülmüş, ancak yıllar içerisinde teknikler evrensel olarak standartlaşma yoluna gitmiştir. Günümüzde fıtık ameliyatları başlıca iki yöntemle yapılmaktadır. İlki fıtığın olduğu bölgede dışarıdan yapılan bir kesi ile gerçekleştirilen açık veya geleneksel olarak adlandırabileceğimiz yöntem ve ikincisi iselaparoskopik fıtık onarımıdır.
Açık fıtık onarımı nasıl yapılır?
Dışarıdan yapılan kesi yardımıyla cerrah, deri ve derialtını geçerek fıtıklaşmanın olduğu düzeye ulaşır. Fıtığa gerekli girişim yapıldıktan sonra sadece delik alanına veya bölgeye cerrahi yama (greft) konularak tamir tamamlanır. Lichtenstein ve Shulman tarafından ilk olarak 1986 yılında tanımlanan gerilimsiz (tension free) fıtık onarımı tekniğinde yama (greft) kullanılmaktadır. Bu yöntemin lokal (bölgesel) anesteziyle yapılabilmesi ve görece olarak daha ucuza mal olabilmesi gibi avantajları vardır. Ancak,laparoskopik onarımla karşılaştırıldığında ameliyat sonrası daha fazla ağrı oluşturması ve iyileşme sürecinin daha uzun olması gibi dezavantajları vardır. Cerrahi yama (greft) kullanılmadan sadece dikişle gerçekleştirilen onarımlar artık terk edilmektedir. Yama kullanımının standart hale gelmesi eğiliminde hem sonuçların daha başarılı olması, hem de yamaların uzun dönemde yama reddi veya greft enfeksiyonu gibi eskiden sık rastlanılan sorunların, günümüzde çok ender (% 1-2 oranında) olarak rastlanmasının rolü vardır. Sık kullanım nedeniyle de yama (greft) teknolojisinde son yıllarda ciddi gelişmeler elde edilmiştir.
Fıtık onarımında hangi tür yamalar kullanılmaktadır?
• Emilmeyen yamalar: polipropilen, polyester, politetrafluoroetilen (PTFE) içerirler. En sık kullanılan yama türüdür.
• Emilen yamalar: polidioksanon, polyglaktin içerirler.
• Çift taraflı yamalar: sıklıkla ”ventral herni” olarak karın duvarı fıtıklarında tercih edilirler. Karın duvarına gelen dış tarafı emilmeyen maddeden ve bağırsaklar üzerine gelen iç tarafı ise bağırsak yapışıklığı olasılığını azaltmak amacı ile emilen maddeden yapılan yamalardır. Sıklıkla ameliyat sonrasında gelişen fıtıklarda ve karın duvarı fıtıklarının laparoskopik onarımında bu türde yamalar (greftler) tercih edilir.
Laparoskopik onarımda kullanılan, önceden şekillendirilmiş ve üç boyutlu tasarlanmış yamalar cerrahi uygulamaların daha hızlı ve rahat olmasını sağlamıştır. Fıtık onarımlarında, hafif (lightweight) yamalar (greft, mesh): (28 g/m2) veya ağır heavyweight (85 g/m2) yamalar kullanılmaktadır. Yeni hafif mesh veya yamaların ağrı açısından bir farkı olmamakla birlikte vücutla bütünleşme ve daha düşük ret oranları nedeniyle avantajları bilinmektedir. Yama (greft, mesh) uygulanması sonrasında öncelikle yama (greft, mesh) etrafında ”seroma” adı verilen vücudun yanıtı olarak dokular arası sıvı veya ”hematom” olarak adlandırılan kan pıhtısı toplanır ve bunların kendiliğinden emilmesi haftalar alabilir.
Laparoskopik fıtık onarımı nasıl yapılmaktadır?
Laparoskopik fıtık onarımı, sıklıkla üç adet küçük kesi, laparoskopi teknolojisi ve yamanın kullanıldığı bir yöntemdir. Bu yöntemde içi boş bir boruya benzetebileceğimiz kanülün (trokar) içinden yerleştirilen ve özel bir kameraya bağlanmış olan teleskop, cerrahın fıtık ve çevre dokuları bir monitörden görebilmesini sağlamaktadır. Cerrahın içeride çalışabilmesini sağlamak için iki adet daha kanül yerleştirilmektedir. Kasık fıtıkları, karın duvarı arkasından (ekstraperitoneal yöntem veya TEP yöntemi) onarılmakta ve böylelikle yama karın içindeki bağırsaklar ile temas etmemekte ve buda ileride gelişebilecek bağırsak yapışıklığı ve buna bağlıbağırsak düğümlenmesi risklerini ortadan kaldırmaktadır. Fıtıklaşan alana cerrahi yama konulmakta ve özel küçük vidalar yardımıyla da yama tespit edilmektedir.
Avantajları:
1. Ağrısı az: çok sayıda çalışmada, ameliyat sonrası dönemde ağrı düzeyi açısından, laparoskopik yöntemin, açık fıtık onarımlarına oranla, belirgin avantaj sağladığı belirlenmiştir.
2. Hızlı iyileşme: çeşitli çalışmalarda, ameliyat sonrası dönemde kişinin toparlanma veya iyileşmesinin, laparoskopik yöntemde, açık fıtık onarımlarına oranla, daha hızlı olduğu belirlenmiştir.
3. Küçük kesi: laparoskopik yöntem özellikle, ‘’karın duvarı fıtıkları’’, ‘’kesi fıtıkları’’ ve ‘’çift taraflı kasık fıtıklarında’’avantaj sağlar. Karın duvarında orta hat kesisi ile gerçekleştirilmiş olan büyük karın ameliyatları sonrasında gelişen fıtıklarda, tüm karını açmak yerine uygun olgularda ortalama üç delikten laparoskopik yöntemle fıtık onarılabilir. Aynı şekilde çift taraflı kasık fıtıklarında, iki kasığa kesi yapmak yerine karın orta hattan biri 10 mm ve ikisi de 5 mm olmak üzere üç adet küçük delikten her iki kasıktaki fıtığı yama (greft) ile onarmak mümkün olabilir.
4. Erken işe dönme: laparoskopik yöntemle gerçekleştirilen fıtık onarımlarında 3-4 gün içinde işe geri dönme mümkün iken, açık fıtık onarımlarında bu süre 7-10 günü bulabilmektedir.
Dezavantajları:
• Maliyetin daha yüksek olması
• Yöntemin genel anestezi ile yapılma zorunluluğu
Şu an kuzey Amerika ve kuzey Avrupa ülkelerinde her dört fıtıktan birinin laparoskopik olarak tedavi edildiği bilinmekte ve yakında laparoskopik fıtık onarımlarının açık cerrahi ile aynı sayıda yapılacağı öngörülmektedir. Ülkemizde ise, laparoskopik fıtık onarımı, bu konuda deneyimi olan cerrahlar tarafından giderek artan sıklıkta uygulanmaktadır. Uygun olgularda ise, tek delikten laparoskopi yöntemi ile fıtıklar onarılabilmektedir. Daha önce yapılmış olan karın ameliyatları ve bazı yandaş hastalıklarlaparoskopik yöntemin öncelikli olarak düşünülmemesine neden olabilir. Daha sonra cerrahın ve hastanın bu ameliyata yönelik beklentilerini tartışıp, yönteme birlikte karar vermeleri en akılcı yol olacaktır.
Eğer ameliyat laparoskopik yöntem ile tamamlanamaz ise ne olur?
Laparoskopik olarak gerçekleştirilen ameliyatların hepsinde, düşük bir oranda, açık cerrahiye dönme olasılığı vardır. Laparoskopikfıtık onarımında bu riski artıran nedenler şişmanlık, yoğun bağırsak yapışıklıklarına neden olan geçirilmiş karın ameliyatları ve ameliyat sırasında ortaya çıkan kanamalardır. Açığa dönme kararını verme sürecindeki temel nokta hasta güvenliğidir.
Fıtık ameliyatları sonrasındaki dönem nasıldır?
• Hastanede yatış süresi: Fıtık ameliyatlarının çoğunda hasta ameliyat gecesi hastanede kaldıktan sonra ertesi gün taburcu olabilmektedir. Hastanın gecelemeden, aynı gün taburcu edilmesi giderek artan sıklıkta yeğlenmeye başlanmıştır.
• Ameliyat sonrası ağrı: Hastaların ameliyat sonrası dönemlerinde ağrı pek sorun olmamakta ve sıklıkla ağızdan alınan ilaçlarla rahatlıkla kontrol altına alınabilmektedir.
• Günlük aktiviteye geri dönme: Laparoskopik fıtık onarımı sonrası etkin ağrı kontrolünün sağlanması ve erken hareketlenmenin cesaretlendirilmesiyle hasta günlük aktiviteye çok erken geri dönebilmektedir. Hastalar artık 24 saat içerisinde banyo dahil tüm hijyenik gereksinmelerini kendi başlarına halledebilir, 2-3 gün içerisinde günlük işlerini yapar ve 5-7 gün içerisinde aktif iş yaşantısına geri dönebilirler.
• Kasık ağrısı: Bay-Nielsen ve ark. Danimarka genelinde 1,166 hasta üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmalarında, kasık fıtığı ameliyatı geçiren hastalarda, ameliyattan bir yıl sonra hastaların % 30’unda kasık ağrısı olduğunu ve % 4.5’inin ise bu nedenle işten geri kaldığını belirlemiştir. Aynı çalışmada açık cerrahi ve yama ile gerçekleştirilen kasık fıtığı ameliyatlarında (Lichtenstein yöntemi) kasık ağrısı oranının % 29, ve laparoskopik fıtık onarımı yapılanlarda ise % 27 olduğunu saptamışlardır. Danimarka genelinde genel anestezi (narkoz) veya iğne ile uyuşturma (lokal anestezi) ile gerçekleştirilen kasık fıtığı ameliyatları sonrasında kasık ağrısının % 29 ve belden uyuşturma (epidural veya spinal anestezi) ile % 32 olarak geliştiği belirlenmiştir. Liem ve ark. kasık fıtığı onarımında açık cerrahi ile yama kullanmadan yapılan onarımlar sonrasında altı aydan uzun süreli kronik kasık ağrısı oranını % 14 ve laparoskopik fıtık onarımı sonrasında ise % 2 olarak belirlemişlerdir. Dirksen ve ark. ise kasık fıtığının yamasız dikişle (Bassini) onarımı sonrasında gelişen kasık ağrısı oranını % 12 ve laparoskopik fıtık onarımı sonrasında ise % 15 olarak belirlemişler ve laparoskopik cerrahinin kasık ağrısı açısından bir üstünlük sağlamadığı sonucuna varmışlardır. Hay ve ark. ise 1,578 kasık fıtığı ameliyatını incelediklerinde, yamasız ve açık tekniklerde fark göstermeyen, ortalamada % 7 gibi kasık ağrısı sorunu olduğunu belirlemişlerdir. Donati ve ark. 3,000 olgudan oluşan kasık fıtığı çalışmasında, açık cerrahi ve ”plug mesh” tekniği ile, kasık ağrısı oranını % 0.1 olarak saptanmıştır. Laparoskopik kasık fıtığı onarımları sonrasında, kullanılan vidaların kasık sinirine yakın bir bölgeye isabet etmesi nedeniyle tahrişe bağlı olarak nadiren şiddetli kasık ağrıları (osteitis pubis) gelişebilir, bu durum yamanın tespitinde kullanılan yamaların kasık sinirini sıkıştırması (nerve entrapment) nedeniyle oluşur. Kronik kasık ağrısı bazı hastaları bezdirebilen bir durum olduğundan, bu duruma yol açmamak için bazen fıtık boşluğuna tespit edilecek yama, fibrin yapıştırıcı (fibrin glue) adı verilen tutkal benzeri bir kimyasal ile tutturulmaktadır.
• Fıtığın tekrarlaması (nüks): Kasık fıtıklarında sadece dikiş atılması ile gerçekleştirilen onarımlar sonrasında % 10-15 civarında olan tekrarlama (nüks) oranları, rutin olarak yama (greft) kullanılması (Lichtenstein tekniği) sonrasında % 2-5 düzeyine dek gerilemiştir. Laparoskopik fıtık onarımının, uygulandığı ilk yıllarda ameliyat sonrası fıtığın tekrarlama (nüks) oranlarının açık ameliyata göre daha düşük olarak bildirilmesine karşın, son yıllarda laparoskopik fıtık onarımı ile daha yüksek oranda tekrarlama (nüks) oranlarının saptandığını bildiren bazı çalışmalarda mevcuttur. Bu konuda halen bazı tartışmalar devam etmektedir, ancak deneyim, merkezin olanaklarının artması ile birlikte laparoskopik fıtık onarımı ile gayet başarılı sonuçlar elde edildiği kabul edilmektedir. Heniford ve ark. 850 karın duvarı fıtığında laparoskopik fıtık onarımısonrasında tekrarlama (nüks) oranını % 3.6 olarak bildirmişleridir. Donati ve ark. 3,000 olgudan oluşan kasık fıtığı çalışmasında, açık cerrahi ve ”plug mesh” tekniği ile, kasık ağrısı oranı % 0.2 olarak belirlenmiştir.
• Çeşitli komplikasyonlar: Cerrahide her ameliyatın kendine has bir komplikasyon listesi ve bu komplikasyonların görülme oranı vardır. Laparoskopik fıtık onarımında çok daha az görülen kanama ve infeksiyon ise yaklaşık olarak tüm ameliyatlarda görülebilecek komplikasyonlarındandır. Damarların, sinirlerin, sperm kanalının, mesanenin ve bağırsakların yaralanması nadir de olsa bildirilen komplikasyonlarıdır. Ameliyat sonrası ilk idrarın yapılmasında da sıkıntı olabilir. Onarılmış olan fıtık nüks edebilir, bu oran hem açık cerrahide hem de laparoskopik cerrahide % 1’in altında olmakla birlikte ameliyat öncesi bu olasılığın hasta tarafından bilinmesi uygundur.
Gebelik sırasında fıtık görülürse nasıl tedavi edilebilir?
Bir gebede fıtık görülmesi durumunda, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı’na ek olarak Genel Cerrahi muayenesi gereklidir. Mümkünse mecbur kalmadıkça gebelerin fıtık ameliyatları doğumun 3-6 ay sonrasına ertelenmeye çalışılır. Gebeliğin tek başına fıtığı büyütmek anlamında aşırı bir yükü olmaz. Gebelikte fıtık ameliyatından kaçınmak mümkün olmazsa, o takdirde gebeliğin 3-6. ayları arasında (ikinci trimester) fıtık onarılır.
Stoma fıtığı ne demektir?
Bir iç organın deriye ağızlaştırılması işlemine ”stoma” veya ”ostomi” adı verilir. En sık görülen stoma tipleri ileostomi ve kolostomidir. İleostomi denilen stoma tipi, ileum adlı ince bağırsağın son bölümünün karın derisine ağızlaştırılması ve kolostomi denilen stoma tipi ise kalın bağırsağın karın derisine ağızlaştırılması işlemine verilen addır. Midenin karın derisine ağızlaştırılmasına ie gastrostomi adı verilir. Bağırsağın karın duvarından dışarı alınması işlemi karın duvarında zayıf bir bölge yaratır ve buradan bağırsağın dışarıya çıkmasına ‘stoma fıtığı’ adı verilir.
Op. Dr. Engin Baştürk, gastroenteroloji, genel cerrahi ve obezite cerrahi alanlarında uzmanlaşmış bir doktordur.
+90505 524 93 11
Tüm Hakları Saklıdır – 2024
Doktora Danış