İrritabıl bağırsak sendromu (İBS) nedir?
İrritabıl veya huzursuz bağırsak sendromu veya kısaltılmış adı ile İBS, bağırsak alışkanlıklarında değişiklikle seyreden bağırsağın fonksiyonel bir sorunudur. İlk olarak 1892 yılında Osler tarafından müköz kolit adı verilmekle birlikte, huzursuz bağırsak sendromu, spastik kolon, spastik kolit, irritabıl kolon, sinirli kolon veya hasta mide adları da İBS ile eş anlamlı olarak kullanılır. Bağırsakta kolonoskopi, sanal kolonoskopi, sigmoidoskopi, kapsül endoskopisi, vb. tetkikler ile herhangi bir hastalık bulunamaması durumunda, hastanın yakınmalarına dayanarak konulan klinik bir tanıdır.
Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) neden olur?
İrritabıl (huzursuz) bağırsak sendromu belirtileri sinir sistemi ile bağırsak kasları veya beyin ile bağırsak arasındaki ileti kusuru sonucunda gelişir. Özellikle, kalın bağırsaktaki düşük dalga türündeki hareketlerde ve ince bağırsakta gıdaların iletiminde kusur gelişir. Bu düzensiz yönetim, bağırsak düz kasında aşırı bir hassasiyet veya huzursuzluk yaratır. Bağırsaklar ağrıyı çok daha yoğun bir şekilde algılar (viseral hiperaljezi) duruma gelirler. Bağırsak duvarındaki kaslar aşırı güçlü veya çok zayıf ve yavaş bir şekilde kasılabilirler. Gerçek anlamda bir tıkanıklık bulunmamasına rağmen, hastada şiddetli karın krampları ve fonksiyonel bir tıkanıklık tablosu oluşur. Bu durum uzun dönemde hastanın psikolojik durumunu da olumsuz yönde etkiler. Bazı İBS olgularında aynı anda reflü hastalığı bulguları da mevcut olabilir.
Huzursuz bağırsak sendromu’nda (İBS) stresin etkisi var mıdır?
İrritabıl (huzursuz) bağırsak sendromu psikolojik bir bozukluk nedeniyle değil, ancak duygusal bir stres sonucunda gelişir. Birçok kişide heyecanlı, stresli veya sinirli olduğu dönemlerde bulantı veya ishal gelişebilir. Stresin bağırsak üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri kontrol etme olanağımız olmadığından, yaşantımızdaki stres etkenlerini yok etmek veya azaltmak yararlı olabilir. Creed ve ark. çalışmasında, İBS hastalarının % 20-30’unda kaygı bozukluğu veya anksiete sorunu olduğu saptanmıştır. Kim ve ark. çalışmasında, sağlık çalışanları gibi vardiyalı görevlerde İBS yakınmalarının şiddetlendiği vurgulanmıştır.
Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) ne sıklıkta görülür?
• İBS sorunu ortalama olarak % 5-25 oranında görülür. Batı ülkelerinde görülme sıklığı % 20 civarına kadar çıkarken, Kore’de % 5, İran’da % 6 civarında görüldüğü bildirilmiştir.
• Yıllık oluşma sıklığı % 1-2 civarındadır.
• Hastaların yaklaşık % 35’inin hekime başvurduğu bilinmektedir.
• Batı toplumlarında, kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla rastlanır.
• Hastaların % 50’sinde İBS yakınmaları 35 yaştan önce ve nerede ise tümünde 50 yaştan önce başlar.
• Bağırsak yakınmaları nedeniyle başvuran hastaların % 25-50’sini oluşturur.
• Longstreth ve Sandler’in çalışmalarında ABD’deki yıllık İBS tedavi maliyetinin 30 milyar $ civarında olduğu hesaplanmıştır. Benzer şekilde Akehurst ve ark. çalışmasında da İngiltere’deki yıllık İBS tedavi maliyetinin 200 milyon £ civarında olduğu hesaplanmıştır.
Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) belirtileri nelerdir?
• Karın ağrısı: sıklıkla yaygındır, yemeklerden sonra görülür ve dışkılama ile kaybolur. Hastaların % 60’ından fazlasında karın ağrısı yemekten sonra başlar, % 30’unda yemekten sonraki 15 dakika içinde ve % 90-95’inde ise yemekten sonraki 3 saat içinde görülür.
• Karında aşırı şişkinlik hissi
• Aşırı gaz
• Dışkılama alışkanlığında değişiklikler
• Kabızlık veya ishal veya dönüşümlü olarak her ikisi de olabilir.
• Dışkı ile birlikte sümüksü mukus gelmesi
• Aniden şiddetli bir dışkılama hissi
• Sürekli ıkınma hissi (tenesmus)
• Yetersiz bağırsak hareketleridir.
• Geğirme
• Midede ekşime ve yanma
• Bulantı ve kusma
• Cinsel isteksizlik
Kadınlarda belirtilerde adet dönemi öncesinde artış gözlenir. Migreni olan hastaların % 25’inde İBS yakınmalarına rastlandığı bilinmektedir.
Manning ve ark. 1978 yılında İBS tanısı için 6 belirti tanımlamışlardır.
Karın ağrısıkarın ağrısıkarın ağrısıKarında gözle görülebilir şişkinlikdışkının tam boşalamama hissi
1. Sıklaşan bağırsak hareketleri ile birlikte gelişen
2. Daha hafif bağırsak hareketleri ile birlikte gelişen
3. Dışkılama ile birlikte geçen
4.
5. Olguların yaklaşık % 25’inde
6. Olguların % 25’inde dışkıdan sümüksü akıntı gelmesi (mukore)
2006 yılında ise, İBS için güncel olarak kullanılan Roma kriterleri kabul edilmiştir. Bu kriterlere göre:
• Yılın en az üç ayında tekrarlayan karın ağrısı ve karında huzursuzluk hissi bulunması ve ek olarak şu bulgulardan iki daha fazlasının bulunması gerekir:
• Karın ağrısının dışkılama ile kaybolması
• Yakınmaların dışkılama alışkanlıklarında değişiklik sonrasında başlaması
• Yakınmaların dışkının görünümü ve şeklinde değişiklik sonrasında başlaması.
• Destekleyen bulgular: dışkı sıklığının değişmesi, dışkı şeklinin değişmesi, dışkı çıkışının değişmesi (aşırı ıkınma veya tuvalete acilen gitme hissi), dışkıdan sümüksü akıntı gelmesi (mukore) ve karında belirgin şişkinlik görülmesidir.
Huzursuz bağırsak sendromunun (İBS) hangi tipleri vardır?
İrritabıl (huzursuz) bağırsak sendromu’nun (İBS) başlıca dört tipi vardır.
Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) hangi hastalıklarla karışabilir?
• İltihabi bağırsak hastalığı
• Bağırsak kanseri
• İnce bağırsak tümörleri
• Gastroenterit (mikrobik ishal)
• Laktoz veya fruktoz tahammülsüzlüğü
• Gıda allerjisi
• Hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması)
• Hipertiroidi (tiroid bezinin çok çalışması)
• Kronik mezenterik iskemi
• Mezenter ven trombozu
• Gastrinoma
• Çölyak hastalığı
• Endometriozis
• Safra ağrısı
• Pankreas kanseri
• Pankreatit
• Postkolesistektomi sendromu (safra kesesi ameliyatı sonrası)
• Feokromasitoma
Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) için ne tür tetkikler yapılır?
• Kan sayımı
• Dışkıda gizli kan testi
• Dışkıda parazit taraması
• Nefes testi: laktoz ve fruktoz tahammülsüzlüğünün araştırılması
• Tiroid testleri
• Kalsiyum testi
• Sedimantasyon
• CRP
• İnce bağırsak biyopsisi (Çölyak hastalığı dışlamak için)
• Gastroskopi
• Kolonoskopi
• Kapsül endoskopisi
• İnce bağırsak röntgeni (enteroklizis)
• Çift kontrastlı kalın bağırsak röntgeni (ilaçlı)
• Safra kesesi ultrasonografisi
• Bilgisayarlı tomografi
Huzursuz bağırsak sendromunda (İBS) nasıl bir diyet tercih edilmelidir?
• Hastanın kendisini rahatsız eden gıdaların anlaşılabilmesi açısından günlük tutması büyük önem taşır. Hafif ve orta dereceli belirtiler ile çoğunlukla bazı diyet değişiklikleri ile başa çıkmak mümkündür. İBS hastalarında gıda alerjisi nadiren görülür.
• Büyük porsiyonlu, yağlı ve kızartmalı gıdaların kısıtlanması yarar sağlayabilir.
• Bortolotti ve ark. ile Esmaillzadeh ve ark. çalışmalarında baharatlı gıdaların tüketiminin, İBS hastalarına olumlu etkileri olduğu vurgulanmıştır.
• Kafein ve alkolün aynı şekilde kramplar ve ishale neden olabildiği bilinmektedir.
• Tatlandırıcılarda bulunan sorbitol adlı bir şeker türü, fruktoz adlı bal ve bazı meyvelerde bulunan şeker türü karında kramplar ve ishale neden olabilir.
• Fasulye, lahana, karnabahar, karalahana, Brüksel lahanası, soğan gibi gaz yapan bazı gıdalar kişilerdeki huzursuzluğu arttırabilir.
• Diyetteki çözünen lif oranını arttırmak: turunçgiller, keten tohumu ve baklagillerin tüketilmesi dışkıyı yumuşatıp karındaki krampları azaltabilir.
• Suda erimeyen lifli gıdalar: selüloz, tahıl ve kepek sindirim sisteminde hareketi sırasında içine su çekeceğinden ishal sıklığını azaltacaktır.
• Bazı insanlarda fazla miktarda lif tüketilmesi huzursuzluk yaratabilir. Diyetteki lif oranını kademeli olarak arttırmak, yeterli oranda sıvı ile birlikte eklemek veya lif takviyesi huzursuzluğu azaltabilir.
Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) hastalarında probiyotikler yararlı mıdır?
Evet, bazı İBS olgularında probiyotikler kullanılabilir. Probiyotikler; vücut için yararlı olduklarına inanılan bazı canlı mikroorganizmalardır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamalarına göre bazı canlı mikroorganizmaların (probiyotikler) yeterli miktarlarda alınması durumunda vücuda bazı yararlar sağlayacağı bildirilmektedir. Probiyotik olarak en yaygın olarak kullanılan maddeler laktik asit bakterisi (laktobasillus), bifidobakter ve Saccharomyces boulardii’dir. Probiyotik anlamında bazı bakteri ve mantarlar vücuda yararlı olmaları amacı ile kullanılır. Pro Yunanca da ‘için’ anlamında ve bios da ‘yaşam’ anlamında kullanılan eklerdir, yani özetle ‘’probiyotik’’ kelimesi ‘‘yaşam için’’ karşılığında kullanılmaktadır. Günümüzde probiyotikler özellikle, huzursuz bağırsak sendromu (İBS), antibiyotik kullanımı sonrasında gelişen ishal, laktoz tahammülsüzlüğü, idrar yolu enfeksiyonları vb. hastalıklar ile mücadele amacı ile tercih edilmektedir. Benzer şekilde, vücutta yararlı mikroorganizmaların üretilmesine olanak sağlayan gıda takviyeleri verilmesine ise ‘prebiyotikler’ adı verilir. Bu tür takviyelerin mutlaka doktor yada diyetisyen onayı ile kullanılması çok önemlidir ve kesinlikle gelişigüzel kullanılmamalıdır.
Huzursuz bağırsak sendromunda (İBS) nasıl bir tedavi tercih edilir?
İBS hastalarının % 10-20’sinde tedavi gerekir. Öncelikle huzursuz bağırsak sendromu’nun (İBS) ciddi veya yaşamı tehdit eden bir hastalık olmadığının hastaya açıklanması ve ikna edilmesi endişe veya stresi azaltabilir. Orta ve şiddetli düzeyde yakınmaları olan kişiler deneyimli hekimler tarafından önerilecek olan bazı ilaçlardan yarar görebilirler. Bu ilaçlar irritabıl (huzursuz) bağırsak sendromu belirtilerini azaltır ancak hastalığı tedavi etmezler. Bu ilaçların etki mekanizması bağırsak kaslarının hareketlerini normale döndürmek üzere programlanmıştır.
• Probiyotikler
• Prokinetikler: cisaprid, tegaserod
• Antikolinerjik ilaçlar: disiklomin hiroklorid, hyosiyamin sülfat
• Antidiyareik ilaçlar: loperamid, atropin sülfat, difenoksilat hidroklorür
• Trisiklik antidepresanlar: imipramin, amitriptilin
• Çeşitli: linaklotid, lubiproston, prukaloprid, naronaprid, velusetrag, alosetron, cilansetron, ramosetron, rifaksimin, otilonyum bromür, iberis amara
• Laksatif: metil sellüloz, metamusil
• Biofeedback tedavisi: stresin azaltılması, davranış tedavisi, gevşeme ve ağrının giderilmesi hastanın yakınmalarını azaltır veya ortadan kaldırır. Özellikle, kabızlık sorunu olan hastalarda biofeedback tedavisi ile ciddi ilerleme sağlanmaktadır.
Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) belirtileri ne kadar zamanda düzelir?
Belirtilerin düzelmesi çoğunlukla uzun bir süre alır. Belirgin bir düzelme sağlayabilmek için sıklıkla 6 ay veya daha uzun bir süre gerekmektedir. Bu sorunun düzelmesinde sabırlı olmak çok önemlidir. Uygun diyet ve ilaçların birlikte verilmesi huzursuz bağırsak sendromu tedavisinde büyük önem taşır.
Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) daha ciddi hastalıklara neden olur mu?
Huzursuz bağırsak sendromu kanser, kanama ve iltihabi bağırsak hastalığı gibi sorunlara neden olmaz. Ancak, kronik ve tekrarlayıcı yapısı nedeniyle hastalarda geçici iş kaybına ve psikolojik sorunlara neden olabilir.
Anahtar kelimeler: huzursuz bağırsak sendromu, irritabıl bağırsak sendromu, irritabıl barsak sendromu, müköz kolit, spastik kolon, spastik kolit, irritabıl kolon sendromu, İBS, IBS, IBD, iltihabi bağırsak hastalığı, iltihabi barsak hastalığı, ülseratif kolit, Crohn hastalığı, karın ağrısı, karında şişkinlik, karın şişkinliği, dışkılamada değişiklik, sürekli ıkınma, tenesmus, tenezm, tenezim, mukore, İBS Roma kriterleri, dışkıdan sümüksü akıntı, laktoz tahammülsüzlüğü, fruktoz tahammülsüzlüğü, Çölyak hastalığı, endometriozis, gastrinoma, biofeedback, antikolinerjik ilaç, Disiklomin hydrochloride, Hyosiyamin sülfat, antidiyareik ilaç, Loperamid, trisiklik antidepresan, İmipramin, Amitriptilin, prokinetik, Cisaprid, Tegaserod, Seratonin reseptör antagonisti, Alosetron, laksatif, Metil sellüloz, Metamucil
Kabızlık
Kabızlık nedir?
Haftada üç defadan az sayıda dışkılama veya zorlu dışkılama olayı klasik olarak kabızlık veya konstipasyon şeklinde adlandırılır. Kronik kabızlık yakınması olan kişiler, ya çok sert, yada çok az miktarda dışkılama yapmaktadır. Toplumun % 20’sine yakın bölümünde laksatif adı verilen dışkı gevşetici veya dışkı yumuşatıcı ilaçların kullanımı görülebilmektedir. Moore-Gillon’un çalışmasında hastaların kabızlığı nasıl tanımladıkları araştırılmış ve % 50’sinin seyrek dışkılama, % 25’inin aşırı ıkınma ve ağrılı ve zor dışkılama ve % 25’inin ise her ikisini birden kast ettikleri belirlenmiştir.
Kronik (fonksiyonel) kabızlık sorununa ne sıklıkta rastlanır?
Toplumda erişkinlerin % 2-30’unda kronik kabızlık sorununa rastlanmaktadır. Sonnenberg ve Koch’un çalışmasında, ABD nüfusunun yaklaşık olarak % 2’sinin düzenli olarak dışkı gevşetici (laksatif) ilaç kullandığı ve kabızlık nedeniyle hastanelere yılda 2.5 milyon hasta başvurusu olduğu belirlenmiştir. 65 yaş üzerindeki nüfusta kabızlığa kadınlarda, erkeklere oranla üç kat daha fazla rastlanmaktadır. Kabızlık sorunu olan hastaların yaklaşık % 50’sinde dışkılama zorluğu olduğu belirlenmiştir.
Kronik (fonksiyonel) kabızlık sınıflaması – Roma III kriterleri
Bu kriterlere göre aşağıdaki belirtilerden en az iki tanesinin 3 aydan beri var olması ve hastanın yakınmalarının ise en az 6 ay önce başlaması gerekir.
• Haftada üç defadan az sayıda dışkılama olması
• Dışkılamaların en az % 25’inde fazla ıkınma olması
• Dışkılamaların en az % 25’inde katı ve hacimli dışkılama olması
• Dışkılamaların en az % 25’inde, dışkıyı tam boşaltamama hissi
• Dışkılamaların en az % 25’inde, dışkının takılma veya engellenme hissinin olması
• Dışkılamaların en az % 25’inde, parmakla destek gerekmesi (parmakla boşaltma yapılması veya leğen kemiği yada çatı kemiği (pelvis) kaslarına destek yaparak dışkılama)
• Dışkı gevşetici ilaç (laksatif) kullanmadan yumuşak dışkı çıkartamamak
• Yetersiz huzursuz bağırsak sendromu (İBS) belirtileri olması
Ayrıca, Drossman ve ark, Devroede, Knowles, Ağaçhan ve ark. kabızlık için çeşitli sınıflamalar veya skorlama sistemleri tanımlamışlardır, ancak dünya genelinde en yaygın kullanılan sistem, halen Roma kriterleridir.
Kabızlık neden olur?
1. Doğumsal: Hirschsprung hastalığı (doğumsal megakolon veya doğumsal aganglionozis)
Kabızlığın nedeni belirlenemezse nasıl davranılır?
Kabızlık nedeni bulunmazsa üç ana neden düşünülür.
1. Fonksiyonel kabızlık: dışkılama öncesinde şiddetli karın ağrısı, karında huzursuzluk hissi ve karın şişkinliği ile belirti verir. Huzursuz bağırsak sendromu en tipik örneğidir.
2. Yavaş geçişli kabızlık: seyrek dışkılama olması (haftada bir veya iki kez), dışkılama isteğinin gelmemesi, karında huzursuzluk hissi ve karın şişkinliği ile belirti verir.
3. Çıkış bozukluğu (outlet dysfunction): makat darlığı, makat sarkması, makat kanseri, rektosel, pelvik taban bozuklukları
Normal bir dışkılama nasıl gerçekleşir?
1. Bağırsağın üst kısımlarında kasılma hareketi başlar.
2. Ikınma eylemi ile karın içi basınç artar.
3. Dışkının dışarı atılabilmesi için makat kasları (anal sfinkter) gevşer.
4. Puborektal kas gevşer ve böylelikle anorektal (makat ile rektum arasındaki) açı genişler.
Dışkılama bozukluğu nasıl sınıflandırılır?
1. Çatı (leğen) kemiği (pelvik) tabanında yer alan kasların yeterince gevşememesi veya uygunsuz kasılması (anismus veya dissinerjik defekasyon).
2. Yetersiz atılım gücü.
İdeal bir dışkı nasıl olmalıdır?
Sağlıklı veya ideal bir dışkı (gaita, kaka) kahverengi renkte, 10 ile 20 cm uzunluğunda ve fazla ıkınma gerektirmeden yada huzursuzluk yaratmadan çıkmalıdır. Dışkı (gaita) klozetin içindeki suya yavaşça düşmeli ve suya değdiğinde yavaşça dibe çökmelidir. Dışkının beraberinde az bir miktarda gaz ve koku da çıkmalıdır.
Hızla dibe çöken bir dışkı ne ifade eder?
Hızla dibe çöken bir dışkı, kişinin yeterince lif tüketmediğini veya liften fakir beslendiğini gösterir ve bu dışkı bağırsakta uzun sure beklediği için sıklıkla koyu renkli ve ağır olur. Bunun aksine, fazla veya aşırı miktarda lif tüketen kişilerin dışkısı hafif olur ve klozetteki suyun yüzeyinde kalır.
Soluk renkli bir dışkı ne ifade eder?
Soluk renkli ve gri dışkı (gaita, kaka) yetersiz safra içeriğini gösterir. Safra kesesi iltihabı (kolesistit), cerrahi sarılık, safra kesesi taşı, Giardia adlı parazit enfeksiyonları, karaciğer iltihabı (hepatit), kronik pankreatit ve siroz durumlarında dışkı soluk ve gri renkli, adeta ‘camcı macunu’ rengini alır. Ayrıca, mide asitini azaltan (antiasit) ilaçlarda soluk dışkıya neden olabilirler.
Sümüksü bir dışkı ne ifade eder?
Dışkının sümüksü bir kıvamda olması: bağırsaklarda iltihabi bir durum olduğunu, bakteri artışını, ve gıdaya bağlı allerji yada tahammülsüzlük olduğunu gösterir. Şekerli gıdaların yoğun bir şekilde tüketilmesi bağırsaktaki bakteri sayısını arttırır, bu durum fazla tatlı, ekmek, pirinç ve süt (laktoz içerir) tüketimi ile meydana gelir. Sümüksü dışkı oluşturan bazı iltihabi bağırsak hastalıkları da vardır, bunlar: huzursuz bağırsak sendromu, ülseratif kolit, divertikülit ve çölyak hastalığıdır. Bu hastalıklara sıklıkla; dışkıda kan, makattan kanama ve ishal de eşlik edebilir.
Dışkının incelmesi ne anlama gelir?
Kızartılmış ve yağlı gıdalar, çiğ sebze ve meyveler, soğuk içecekler dışkı çapında incelmeye yol açabilir. Ancak, dışkı çapının incelmesi bağırsak polipleri, bağırsak kanseri, prostat büyümesi, prostat kanseri gibi hastalıklarda da görülebilir
Dışkının değerlendirilmesi – Bristol dışkı şekli sınıflandırması
Tip 1: katı ve ayrık misket şeklinde yuvarlaklar
Tip 2: sosis şeklinde dışkı
Tip 3: üzerinde çatlaklar olan sosis şeklinde dışkı
Tip 4: düz ve yumuşak dışkı
Tip 5: yumuşak ve birbirinden ayrık küçük toplar
Tip 6: çamur gibi küçük tanelerden oluşan dışkı
Tip 7: hiç katı kısmı olmayan su gibi dışkı
Tıkayıcı tipte dışkılama ne anlama gelir?
Kronik kabızlığın özellikle çatı veya leğen kemiği (pelvik taban) kaslarının güçsüzlüğü nedeniyle ve kadınlarda ortaya çıkan türüne ‘tıkayıcı tipte dışkılama’ veya ‘obstrüktif tipte defekasyon’ adı verilir. Bu hastalarda % 25 oranında aşağıdaki belirtiler görülür.
– Sık olarak tuvalete gitme
– Uzun süre ıkınma (tenesmus)
– Dışkının tam olarak boşaltılamaması
– Düzenli olarak lavman ve dışkı gevşetici (laksatif) kullanımı
– Bağırsak hareketlerinin başlaması için, makat veya cinsel organlardan itme gereksinimi
Kabızlık için pratik öneriler
Öncelikle beslenme şekli, bol lifli ve posa bırakan gıdalardan seçilmelidir. Bu amaçla aşağıdaki tablodaki bilgilere göre hareket etmekte yarar vardır. Yakınmaların uzaması durumunda mutlak bir hekim desteği almak yerinde olur.
• Sıvı alımı: Günde 10 bardağın veya 2 Lt’nin altına düşmemek kaydı ile SU içilmelidir. Sabah aç karnına oda ısısındaki bir bardak suyun içilmesi çok yarar sağlar. Anti ve ark. iki grup hastayı incelemişler ve birinci gruba günde 1.1 Lt sıvı ve ikinci gruba ise 2.1 Lt maden suyu vermişler ve dışkılama sayısı ve dışkı yumuşatıcı ilaçları bırakma yönünden maden suyu içen kişilerin çok daha fazla ilerleme kaydettiğini gözlemişlerdir.
– Kabızlığa yol açan gıdalar: yağ ve şekerden zengin gıdalar, dondurma, süt ve peynir kabızlığa zemin hazırlar. Bu nedenle, bu tür gıdalardan olabildiğince kaçınmak yarar sağlar.
– Spor: Günlük yaşantıda mümkün olduğunca hareketli olmakta yarar vardır, bu açıdan düzenli yapılan spor ve yürüyüşün yararı çoktur. Dukas ve ark. 36 ile 61 yaş arasındaki 62.000 kadın üzerinde yaptıkları anket çalışmasında, yoğun spor ve egzersiz yapan kadınlar ile hareketsiz olan ve sadece günde 20 g lif alan kadınları karşılaştırdıklarında, spor yapanlarda kabızlık sorununun belirgin şekilde gerilediğini saptamışlardır.
Ülkemizde gerek baklagiller ve gerekse de yeşil sebzelere en kaliteli koşullarda her an ulaşabilmek mümkündür. Bu tür besin alışkanlıklarının fazla olmadığı ve ağırlıklı olarak kırmızı et ile beslenen Batı ülkelerinde bu tür gıdalar yerini MÜSLİ veya CORNFLAKES gibi ürünlere bırakmıştır. Ülkemizde de bu tür takviyeler yulaf ezmesi olarak yaygın şekilde satılmaktadır. Ülkemizde de baklagiller ve yeşil sebzelerden fakir beslenen kişilerin bu tür ürünleri tercih etmeleri yarar sağlayabilir. Kabızlık ile etkin bir mücadele için düzenli olarak, günde 20 ile 35 gram arasında lif alınmalıdır. Murakami ve ark. günlük diyette düşük su, magnezyum ve lif alımı (6.4 g/gün) sonrasında, ciddi oranda ”fonksiyonel kabızlık” gözlendiğini bildirmişlerdir.
KABIZLIK İLAÇLARI
– Lif takviyeleri: Gıdalar ile yeterince lif alınamaması durumunda düzenli olarak doğal lif takviyeleri kullanılması çok yararlıdır. Reçetesiz olarak satılırlar.
– Probiyotikler: kalın bağırsak için sindirimde gerekli olan Laktobasillus, Bifodobakter ve Streptokok gibi yararlı bakterilerin doğal takviye olarak alınmasıdır. Reçetesiz olarak satılırlar.
– Prebiyotikler: laktuloz gibi kısa zincirli karbonhidratlar olup yararlı kalın bağırsak bakterilerinin hareketlerini taklit eden takviyelerdir.
– Dışkı hacmini arttıran doğal takviyeler: Psyllium (karnıyarık otu – Metamucil, Fibercare, Fiberall, Genfiber, Natural Psyllium Fiber, Hydrocil, Konsyl, Reguloid, Natural Fiber Laxative, Syllact, Serutan), megakolon ve huzursuz bağırsak sendromu olan hastalarda kullanılmamalıdır.
– Ozmotik laksatifler: Glycolax, Miralax, Laktuloz: yan etki olarak karında şişkinlik ve gaza neden olabilirler.
– Dışkı yumuşatıcılar: Dulcolax, Ex-lax, Dioctyn, Colace, Silace, Stool softener, Genasoft, Docusate sodyum, Docusate calcium: yan etki olarak karın kramplarına yol açabilir.
– Magnezyum türevleri: Magnezyum sülfat, magnezyum hidroksit, magnezyum sitrat: böbrek yetersizliği olan hastalarda kullanılmamalıdır.
– Sorbitol: yan etki olarak karında şişkinlik ve gaza neden olabilirler.
– Senna (sinameki): yan etki olarak melanozis koli’ye (kalın bağırsağın geçici olarak kararması) neden olabilirler.
– Bağırsak hareketlerini arttıran ilaçlar: Cisapride, Renzapride
– Polietilen glikol: yan etki olarak bulantı ve karında kramp şeklinde karın ağrısına neden olabilirler.
– Tegaserod: yan etki olarak baş ağrısı ve bulantıya neden olabilirler.
– Lubiprostone: yan etki olarak baş ağrısı ve bulantıya neden olabilirler.
– Diğer: Bisakodil, Metil sellüloz , Hint yağı (Kastor yağı)
– Yeni ilaçlar: Neurotrophin-3, alvimopan, linaclotide, kenodeoksikolik asit
Kabızlık ilaçları yarar sağlamazsa ne yapmalı?
• Kabızlık ilaçlarının yarar sağlamadığı durumlarda makat sarkması (rektal prolapsus) ve rektosel gibi pelvik taban bozuklukları, bağırsakta polip, makat kanseri (anal kanser, anüs kanseri), rektum kanseri, anismus, makat darlığı vb. hastalıklar araştırılmalıdır.
• Kabızlık ilaçlarının tümünün ciddi şekilde bağımlılık yaptığı bilinmeli ve iki haftadan uzun süre ile doktor önerisi dışında kullanılmamalıdır.
• Bu tür bir durumda, bir Gastroenteroloji Uzmanı’na veya Genel cerrahi Uzmanı’na başvurmak yarar sağlar. Bağırsak cerrahisi (kolorektal cerrahi, koloproktoloji) üzerinde uzmanlaşmış cerrahlara ise kolorektal cerrah adı verilir.
Kabızlık kanser belirtisi olabilir mi?
Kabızlık özellikle ilerlemiş ve tıkanıklığa yol açmış olan bağırsak kanserinin, rektum kanserinin veya makat kanserinin belirtisi olarak kendisini gösterebilir. Bu nedenle ileri yaştaki kişilerde giderek artan bir kabızlık olması veya kalın bağırsak kanseri öyküsü olan ailelerde yaşın önemi olmaksızın, olasılıklar arasında mutlaka bağırsak kanserinin olmadığını ispat etmek gerekir.
Kabızlık giderici ilaçların yan etkisi var mıdır?
Uygunsuz kullanılırsa kabızlık ilaçları (laksatifler) zarar verebilir. Bazı kişilerin kabızlık ilaçlarını giderek artan dozda kullanır ve bağırsaklarda bağımlılık yaparak bu ilaçlara yanıt veremez hale gelirler.
Kabızlık için araştırma yöntemleri
Bu nedenle konu ile ilgili bir hekime muayene olmakta yarar vardır. Bu alanda yapılabilecek kolonoskopi (kalın bağırsağın makattan endoskop adı verilen ışıklı hortum şeklinde bir aletle incelenmesi), ilaçlı kalın bağırsak röntgeni vb. değişik araştırma yöntemleri vardır.
– Karın muayenesi: karın muayenesi sıklıkla normal bulunur, bazen dışkı ile dolu bağırsak hissedilebilir, bu arada karın içinde kitle varlığı veya dalak yada karaciğer organlarında büyüme araştırılır.
– Makat muayenesi: Bu muayeneye anorektal muayene adı da verilir. Hastalar genellikle bu muayeneyi sevimsiz bulur ve bu nedenle kısmen korkma ve kısmen de utanma duygusu içinde, doktora gitmekten kaçınırlar. Ancak, birçok hastalığın tanısının sadece bu şekilde konulduğunu ve diğer araştırmalar sonrasında erken dönemde tedavi edilebildiğini bilmekte yarar vardır. Bu muayene sırasında makat bölgesinde: hemoroid (basur), makat çatlağı (anal fissür), makat fistülü (anal fistül, perianal fistül, anorektal fistül), kıl dönmesi (pilonidal sinüs, sinüs pilonidalis, pilonidal kist), makat siğili (anal kondilom, kondiloma akuminata, anal siğil), rektal polip, makat kanseri, (anal kanser, anüs kanseri), rektum kanseri, makat sarkması (rektal prolapsus), rektosel, anismus, anal kriptit, makat darlığı, gaz ve dışkı kaçırma, vb. birçok hastalığın tanısı konulabilir.
– Dışkıda gizli kan testi
– Kan tetkikleri: üre, kalsiyum, tiroid tetkikler
– Anoskopi: Sıklıkla makat bölgesi muayenesi ile birlikte yapılır, ince ışıklı bir alet yardımı ile makat kanalının incelenmesi işlemidir. Bu sırada bir kitle görülmesi durumunda, biyopsi amacı ile parça da alınabilir.
– Rektoskopi: makat ve rektum bölgesinin incelenmesi işlemidir.
– Sigmoidoskopi: kalın bağırsağın sol yarısının incelenmesi işlemidir.
– Kolonoskopi: Rutin sağlık kontrolü tetkikleri arasında yer alan kolonoskopi, 40 yaş üzerindeki sağlıklı kişilere önerilmekte ve normal sonuç elde edilmesi durumunda her 10 yılda bir tekrarlanması salık verilmektedir.
– İlaçlı bağırsak filmi: baryumlu kolon grafisi, lavman opaklı kolon grafisi adları da verilir. Kalın bağırsağın ilaç verildikten sonra röntgen ile incelenmesi prensibine dayanır. Geçmişte çok yaygın olarak kullanırken, günümüzde kolonoskopinin yaygınlığı nedeniyle kullanımı sınırlanmıştır, ancak özel durumlarda çok yararlı bir araştırma yöntemidir.
– Sintigrafi: indium-111, teknesyum 99 ile
Kabızlığa özgü detaylı araştırma tetkikleri hangileridir?
– Balon atılım testi: Makat içine yerleştirilen ve içi değişik hacimlerde su ile doldurulan bir balonun makat dışına atılması ile tetkik gerçekleştirilir. Balon 50 ml sıvı ile şişirildiğinde bir dakikadan uzun sürede dışarı atılırsa veya hasta balonu atmada başarılı olamazsa, tıkayıcı (obstrüktif) tipte dışkılamaya işaret eder.
Megakolon veya megarektum ne demektir?
Ruhsal sorunları olan, bunama, Parkinson hastalığı varlığında ve huzur evlerinde yaşayan yaşlılarda kas fonksiyonlarının bozulmasına bağlı olarak kalın bağırsak sigmoid kolon veya rektum aşırı miktarda genişleyebilir ki bu duruma ”megakolon”, ”megasigmoid” veya ”megarektum” adı verilir. Tanı sıklıkla defekografi ile konulur.
Hirschsprung hastalığı nedir?
Kalın bağırsağın son kısmında bazı sinirlerin doğuştan eksikliğine bağlı olarak, şiddetli kabızlık olmasına; doğumsal megakolon, doğumsal aganglionozis veya Hirschsprung hastalığı adı verilir. Tanı için, kalın bağırsağın rektum bölümünden derin biyopsiler alınır. Sıklıkla erkek çocuklarda görülen bir sorun olup, nadiren erişkinlerde olan türleri vardır. Hirschsprung hastalığının tanısında, anorektal manometri tetkikinde istirahat basınçlarının, hastaların büyük bölümünde artmış olduğu belirlenmiştir.
Kabızlık için Biofeedback tedavisi nedir?
Kabızlık ile mücadelede diyet düzenlemeleri dışında en etkin yöntemlerin başında biofeedback tedavisi gelir. Kronik kabızlık, pelvik taban dissinerjisi (anismus) ve gaz ile dışkı kaçırma gibi durumlarda hastaya makat kaslarını doğru şekilde kasmasını öğretmek için biofeedback cihazları kullanılır. Tedavinin üç aşaması vardır: dış makat kasının (eksternal anal sfinkter) egzersizi, makattaki katı ve sıvı dışkı ile gaz hislerinin ayırımının öğretilmesi, dışkı geldiğinde iç ve dış makat kasları arasındaki uygun koordinasyonun öğretilmesidir. Bir seans ortalama iki saat kadar sürer ve seanslara 4-8 haftalık aralıklarla ve yaklaşık bir yıl süre ile devam edilir. Bu tür cihazlar aynı şekilde, idrar kaçırma (üriner inkontinens) ve nörojenik mesane adı verilen sık idrar gitme sorunlarında da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Schouten ve Gordon çalışmalarında, 1987 – 2005 yılları arasında yayınlanan, kabızlık tedavisinde biofeedback uygulanan toplam 699 olguluk 24 ayrı çalışmayı incelediklerinde, kabızlık nedeniyle gerçekleştirilen proktokolektomi veya total kolektomi ameliyatlarında ortalama başarı oranının % 62 (% 8-100) olarak elde edildiğini belirlemişlerdir. Ameliyatların uzun dönem sonuçları incelendiğinde, daha az risk almak adına, kronik kabızlık hastalarında öncelikle, biofeedback tedavisi denenmekte ve yanıt alınamazsa, uygun olgularda ameliyat kararı alınmaktadır.
Makat kasları uyarı (anal stimülasyon) tedavisi nedir?
Makat içine serçe parmağı inceliğinde bir plastik prob (anal prob) yerleştirilir ve düşük akımlarla makat analı içine elektriksel uyarılar verilerek, makat kasları ve dışkılama işlemi güçlendirilmeye çalışılır. Çalışma süresi ortalama 10-15 dakika civarındadır ve en az üç ay ünde iki kez ve tercihen bir yıla dek kadar çalışmanın yapılması önerilir. Kalp pili varlığında, kalpte ritim sorunu (aritmi) varlığında, sara (epilepsi) hastası olanlar, hamilelerde, makatta iltihabi durumu olanlara uygulanmamalıdır.
Kabızlık ameliyatı nedir?
Kabızlık için hiçbir tedavi yöntemi ile yanıt alınamazsa ve bağırsak sinirlerinde ciddi bir ileti sorunu olduğu kararına varılırsa uygun olgularda ameliyat önerilir. Kabızlık ameliyatları Genel Cerrahlar tarafından gerçekleştirilir ve bağırsak cerrahisi (kolorektal cerrahi, koloproktoloji) üzerinde uzmanlaşmış cerrahlara ise kolorektal cerrah adı verilir.
STARR ameliyatına uygun olan hastalar
• En az 6 aydan beri Roma III kriterlerine uygun olan şekilde kronik kabızlık sorunu olması
• Dışkılama zorluğu veya tıkayıcı tipte dışkılama olması
• Yaş: 18-75 arasında
• Defekografide, rektosel veya rektal intussusepsiyon belirlenmesi
STARR ameliyatına uygun olmayan hastalar
• Gebelik durumu
• Kalın bağırsak filmi veya kolonoskopide farklı bir sorun bulunması
• Bağırsak fonksiyonlarını etkileyen bir tedavi alıyor olmak
• İşlem öncesinde Macrogol (polyethylene glycol) almış olmak
• Geçirilmiş makat ameliyatı olması (göreceli)
• Kan tetkiklerinde bir sorun olması (göreceli)
• Yaygın (sistemik) bir vücut hastalığı olması (göreceli)
Olası komplikasyonlar
• Kanama
• Bağırsak fistülü gelişimi (sızıntı, kolon fistülü)
• İdrar birikmesi (retansiyon)
• Dışkı kaçırma (fekal inkontinens)
• Makat fistülü
• Ağrılı cinsel temas (disparoni)
• Rektovajinal fistül
Biviano ve ark. çalışmasında, STARR ameliyatı sonrası üç yıllık takipte hastaların % 24’ünde aralıklı makattan kanama, % 17’sinde makat ağrısı, % 25’inde gaz kaçırma olduğunu belirlemişlerdir. STARR ameliyatı sonrasındaki genel hasta memnuniyetinin % 85 düzeyinde olduğu saptanmıştır.
Op. Dr. Engin Baştürk, gastroenteroloji, genel cerrahi ve obezite cerrahi alanlarında uzmanlaşmış bir doktordur.
+90505 524 93 11
Tüm Hakları Saklıdır – 2024
Doktora Danış